Examples of using "L'est" in a sentence and their turkish translations:
Hâlâ öyle.
Doğuya gidiyoruz.
Öyle değil.
Ama bilmeliyiz.
sebebi öyle olması.
Rüzgar doğudan esiyor.
Işık Doğu'dan geliyor.
Odam doğuya bakıyor.
Nogoya Kyoto'nun doğusundadır.
Güneş doğudan doğar.
Güneş her zaman doğudan doğar.
Ben doğunun batısıyım.
Amcam İspanyanın doğusunda yaşar.
Bu güzel ve o da güzel.
Tom olduğundan daha yaşlı görünüyor.
Tom kaba değil, ama Mary kaba.
Japonya Çin'in doğusundadır.
o kısım doğu değil batı olmuş olacak
"Tokyo", "doğunun başkenti" olarak çevrilebilir.
Tokyo'nun çevirisi "Doğu başkenti"dir.
Tom yetkili ama Mary değil.
Medeniyeti bulmak için doğuya doğru gidiyoruz.
Doğuya, enkazı gördüğüm yere gidiyoruz.
Ölüm kesindir, ama onun zamanı kesin değildir.
"Ken meşgul mü?" "Evet, o meşgul."
Aktris gerçekte olduğundan daha genç görünüyor.
Bize onun nazik olduğunu söyledin ve o gerçekten öyle.
ve şehrin doğusunda bir yerde indim,
doğuyla batının yer değiştirmesi olabilir mi?
Prag, Doğu Avrupa'nın en ünlü kentlerinden biridir.
Keşke bu doğru olmasa ama doğru.
İsviçre, Fransa'nın doğusundaki ülkedir.
Berlin, Doğu ile Batı arasındaki birleşmenin bir sembolüdür.
Bırakıldığımız yere göre medeniyetin doğuda olduğunu biliyorum.
doğru değil diyen birini bulabilirim."
ama sanırım enkaz dört buçuk kilometre doğuda kalıyor.
Onun gri saçı onun görünüşünü daha büyük gösteriyor.
- Ev gibisi yoktur.
- Doğu veya batı, en iyisi evdir.
Annem bir buzdolabı aldı ve onu teslim ettirdi.
Güneş doğudan doğar ve batıdan batar.
Suç meydana geldiğinde ben ülkenin doğusundaydım.
Panzehiri güvenli şekilde almak için doğuya gitmeli ve hızlıca ilerlemeliyiz.
Çin'deki kirlilik Doğu Avrupa'da olduğu gibi gittikçe kötüleşiyor.
Bir balina bir attan daha az bir memeli değildir.
O doğru olacak kadar çok iyi görünüyorsa muhtemelen doğrudur.
Ama burada kuzeyi, güneyi, doğuyu ve batıyı belirlemek zor.
en büyük birliği olan Dördüncü Kolordu oldu ve Üçüncü Koalisyon'u ele geçirmek için doğuya yürüdü.
Tom üç yıl önce şimdi olduğundan daha şişmandı.
1950'ler doğu ve batı arasındaki bir soğuk savaş yoluyla karakterize edilir.
Doğu ve Batı Almanya arasında hala çok kültürel farklar var.
Onun şehirden ayrıldığını ve doğuya taşındığını duydum.
Tom sık sık geç kalmayacağını söylüyor, ama her zaman geç kalıyor.
Neyin doğru olduğunu ve neyin olmadığını bilmeni istiyorum.
Bırakıldığımız yere göre medeniyetin doğuda olduğunu biliyorum
ve Üçüncü Koalisyon'u ele geçirmek için doğuya yürüdüler.
Alkol tüketimi Doğu Avrupa'da, Batı Avrupa'dan daha yüksektir.
İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.
Hatasız kul olmaz. Hataların için başka birini suçlamak daha insani.
Tom gerçekte olduğundan daha yaşlı görünüyor.
geldi.Doğu Parlamento Başkanı Agila Saleh ve Ulusal Mutabakat Hükümeti İçişleri Bakanı,
olarak, Doğu ve Batı'da iki kamp kurmazlardı . Kısa süre sonra,
Savaş sırasında Doğuda yakalandığı sıtmayı asla gerçekten atlatamadı.
Kardeşi ondan daha sabırlıdır.
- Ama neyin önemli olup olmadığına nasıl karar vereceksin?
- Ama neyin önemli olup olmadığına nasıl karar vereceksiniz?
Tom 2.30'da burada olmayı kabul etti fakat o henüz burada değil.
- Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, genişlemeye devam ediyor.
- Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, yayılmaya devam ediyor.
O, erkek kardeşi gibi çok zekidir.
Şehir Londra'nın batısında kurulu.
Bir dizi başarılı kuşatma ile doğu İspanya'daki Fransız kontrolünü genişletti: Lerida,
865 yılında Ragnarssons bir 'Büyük Ordu' ile İngiltere'ye ayak bastı, Doğu
Genel Ulusal Kongre üyesiydi. ve Libya'daki Kardeşlik Anlaşması
Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir.
Maceraları onu doğuya, Büyük Prens Yaroslav the Wise'ın
. Doğu Parlamentosu ve Mareşal Halife Hafter'e
hazırlanan muharebeyi Libya'dan başlatacak herhangi bir organın yokluğunda, özellikle iki yıl sonra
Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.
Bir balina, bir at olmadığı gibi bir balık da değildir.
John gibi böylesine dürüst bir insan yalan söylemiş olamaz.
Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.
Sen teksin.