Translation of "Jambes" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Jambes" in a sentence and their turkish translations:

- J'aime vos jambes.
- J'aime tes jambes.

Senin bacaklarını beğeniyorum.

- J'ai étendu les jambes.
- J'étendis les jambes.

Bacaklarımı uzattım.

- Regardais-tu ses jambes ?
- Regardiez-vous ses jambes ?

Onun bacaklarına mı bakıyordun?

- J'ai mal aux jambes.
- J’ai mal aux jambes.

Bacaklarım ağrıyor.

Visez les jambes !

Bacaklarına sık!

Quelles belles jambes !

Ne güzel bacaklar!

- T'as de jolies jambes.
- Tu as de jolies jambes.

Güzel bacakların var.

- Elle croisa les jambes.
- Elle a croisé les jambes.

O bacak bacak üstüne attı.

- Je veux étendre mes jambes.
- Je veux détendre mes jambes.

Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum.

On écarte les jambes.

Güzel ve geniş bir açı.

Nager renforce les jambes.

Yüzme bacaklarını güçlendirir.

Mes jambes sont faibles.

Bacaklarım zayıftır.

Il s'épile les jambes.

Bacaklarını tıraş eder.

J’ai mal aux jambes.

Bacaklarım acıyor.

Ses jambes sont longues.

Onun bacakları uzun.

Mes jambes vont bien.

Bacaklarım iyi.

Tom a deux jambes.

Tom'un iki bacağı var.

- Vous avez des jambes très sexy.
- Tu as des jambes très sexy.

Çok seksi bacakların var.

Vous pouvez regarder vos jambes

bacaklarına bakabilirsin

Elle a de belles jambes.

Onun güzel bacakları var.

Alice a des jambes superbes.

Alice çok güzel bacaklara sahip.

Tom a de courtes jambes.

Tom'un kısa bacakları var.

Il a de longues jambes.

Onun uzun bacakları vardır.

Elle écarte facilement les jambes.

O herkes için bacaklarını açar.

J'ai des crampes aux jambes.

Bacağımda kramplar var.

Certains hommes rasent leurs jambes.

Bazı erkekler bacaklarını tıraş ederler.

Ma sœur a de longues jambes.

Kız kardeşimin uzun bacakları var.

Elle ne s'épile pas les jambes.

O, bacaklarını tıraş etmez.

Je ne sens pas mes jambes.

Bacaklarımı hissedemiyorum.

Mes jambes me font toujours mal.

Bacaklarım hâlâ ağrıyor.

Mes jambes me font constamment mal.

Bacaklarım sürekli ağrıyor.

Elle est paralysée des deux jambes.

O, her iki bacağından felçlidir.

- Père a étendu ses jambes sur le canapé.
- Papa allongea ses jambes sur le sofa.

Babam bacaklarını kanepeye uzattı.

- Je ne peux pas bouger les jambes.
- Je ne parviens pas à bouger les jambes.

Bacaklarımı hareket ettiremiyorum.

De mes deux jambes sous le genou

dizlerimden aşağı her iki bacağımı aldı.

Il était assis là, les jambes croisées.

Bacak bacak üstüne atmış şekilde orada oturdu.

J'ai des bleus sur les deux jambes.

Heriki bacağımdada morluklar var.

J'avais les jambes douloureuses le jour suivant.

Ertesi gün bacaklarım acıyordu.

Je ne me rase pas les jambes.

Bacaklarımı tıraş etmem.

Mes jambes sont lourdes comme du plomb.

Bacaklarım kurşun gibi ağır.

- Sauve-toi !
- Sauvez-vous !
- Prends tes jambes à ton cou !
- Prenez vos jambes à votre cou !
- Prenez vos jambes à vos cous !
- Taillez-vous !
- Taille-toi !
- File !
- Filez !

Kaçın!

Mais parfois, elle se met sur deux jambes.

Ama bazen ortaya iki bacak çıkıyor.

Il était debout avec les jambes bien écartées.

Ayakları ayrık durdu.

Certaines femmes ne se rasent pas les jambes.

Bazı kadınlar bacaklarını tıraş etmezler.

Mary se rase les jambes plus souvent qu'Alice.

Mary bacaklarını Alice'den daha sık tıraş ediyor.

Une histoire raconte qu'un plongeur avait perdu ses jambes

Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken

Elle a de longs bras et de longues jambes.

Onun uzun kolları ve bacakları var.

J'ai marché jusqu'à ce que mes jambes se fatiguent.

Bacaklarım yorulana kadar yürüdüm.

Fixer son regard devant soi, et se servir des jambes

İleriye bakmaya odaklanmalı ve bacak gücünüzü kullanarak...

Jour après jour, mes jambes vont de mieux en mieux.

Bacaklarım günden güne daha da iyileşiyor.

Il courut aussi vite que ses jambes purent le porter.

O, bacakları onu taşıyabildiği kadar hızlı koştu.

Il prit ses jambes à son cou en voyant le policier.

- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
- O bir polis gördüğünde koşarak kaçtı.

Arrives-tu à te toucher les orteils sans plier les jambes ?

Dizlerini bükmeden ayak parmaklarına dokunabilir misin?

Il ressentait une douleur intense dans son dos et ses jambes.

Sırtında ve bacaklarında şiddetli ağrı hissetti.

Mes jambes me font mal, parce que j'ai beaucoup marché aujourd'hui.

Bacaklarım acıyor çünkü bugün çok yürüdüm.

Il faut bien contracter les abdos et les jambes. Bon, c'est parti.

Güçlü gövde, güçlü bacaklar. Tamam, hadi bakalım.

Courant à toutes jambes, je fus en mesure de rattraper mon ami.

Koşabildiğim kadar hızlı koşarak, arkadaşımla arayı kapatabildim.

Je ne suis pas en état de me tenir sur mes jambes.

Ayakta duracak hâlim yok.

- Tout le monde dans la voiture déclara qu'il voulait sortir et étirer ses jambes.
- Tout le monde dans la voiture a dit qu'il voulait sortir et étirer ses jambes.

Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.

Pour bien escalader, il faut utiliser ses jambes. Les bras servent à garder l’équilibre.

İyi tırmanış için bacaklarınızı kullanmalı ve kollarınızla da dengeyi ayarlamalısınız.

- Tom a des fourmis dans les jambes.
- Tom a des fourmis dans la jambe.

- Tom'un pantolonunda karıncalar var.
- Tom'un kıçında kurt var.

- Cours !
- Courez !
- Prenez vos jambes à vos cous !
- File !
- Filez !
- Cours !
- Fuyez !
- Fuyons !
- Courez !

- Kaç!
- Koş!

Quand un boulet de canon sauta sur le sol et lui fracassa les deux jambes.

ve bir gülle yerde zıpladı ve her iki bacağını da ezdi.

Certains de ces jeunes gens ont des jambes deux fois plus longues que les miennes.

Bu genç insanlardan bazıları benimkinin iki katı kadar uzun bacaklara sahipler.

Ma tête souffre, tout comme mes bras, mes jambes...en fait, mon corps tout entier.

Başım ağrıyor, kollarım ve bacaklarım da... Aslında bütün vücudum.

Les muscles de ses jambes s'étaient atrophiés durant les sept mois qu'il était cloué au lit.

Yatakta kaldığı yedi ay boyunca bacak kasları köreldi.

- As-tu subi récemment un gonflement inexpliqué de tes bras ou de tes jambes pendant des périodes d'inactivité ?
- Avez-vous subi récemment une tuméfaction de vos bras ou de vos jambes pendant des périodes d'inactivité ?

Son zamanlarda hareketsiz kaldığınızda kol ve bacaklarınızda nedensiz şişlikler oluyor mu?

Étant donné qu'il a été en mesure de marcher si loin, il doit avoir de bonnes jambes.

Bu kadar uzağa yürüyebildiği için, o güçlü bacaklara sahip olmalı.