Translation of "D'appeler" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "D'appeler" in a sentence and their turkish translations:

- Elles ne cessent d'appeler.
- Ils ne cessent d'appeler.

Onlar aramaya devam ediyor.

Quelqu'un vient d'appeler.

Az önce biri aradı.

- N'oublie pas d'appeler ta maman !
- N'oubliez pas d'appeler votre maman !

Anneni aramayı unutma.

- N'oublie pas d'appeler tes parents !
- N'oubliez pas d'appeler vos parents !

Ebeveynlerini aramayı unutma.

N'oublie pas d'appeler Luc.

Luk'u aramayı unutma.

Il suffit d'appeler Tom.

Sadece Tom'u ara.

- Tu ferais mieux d'appeler le médecin.
- Vous feriez mieux d'appeler le docteur.

Doktor çağırsan iyi olur.

Tom décida d'appeler la police.

Tom polisi aramaya karar verdi.

J'avais prévu d'appeler Tom hier.

Dün Tom'u aramaya niyet etmiştim.

- Je te prie d'appeler avant de venir.
- Je vous prie d'appeler avant de venir.

Lütfen gelmeden önce ara.

Nous ferions mieux d'appeler la police.

- Polisi aramamız daha iyi olurdu.
- Polisi arasak iyi olur.

J'étais sur le point d'appeler Tom.

- Tom'u aramak üzereydim.
- Tom'u arayacaktım.

- J'ai essayé d'appeler mais ils n'ont pas répondu.
- J'essayai d'appeler mais elles ne répondirent pas.

Aramaya çalıştım ama cevap vermediler.

- Tom a demandé à Marie d'appeler la police.
- Tom demanda à Marie d'appeler la police.

Tom Mary'nin polisi aramasını istedi.

On trouvera d'autres façons d'appeler à l'aide.

Yardım çağırmak için başka yollar bulacağız

Nous n'avions pas besoin d'appeler le médecin.

Doktoru aramamıza gerek yoktu.

- Je promets d'appeler.
- Je promets que j'appellerai.

Arayacağıma söz veriyorum.

- Tom vient d'appeler.
- Tom vient de téléphoner.

Tom az önce aradı.

J'étais sur le point d'appeler le 112.

Ben sadece 911'i aramak üzereydim.

Tom est habitué d'appeler des filles au téléphone.

Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.

J'ai essayé d'appeler mais ils n'ont pas répondu.

Aramayı denedim ama cevap vermediler.

Je pense que je ferais mieux d'appeler Tom.

Sanırım Tom'u arasam iyi olur.

Il n'y a pas besoin d'appeler un médecin.

Doktor çağırmaya gerek yok.

Est-ce moins cher, d'appeler après neuf heures ?

Dokuzdan sonra aramak daha ucuz mu?

Vous n'aurez pas d'autre choix que d'appeler les secours.

Kurtarma ekibi çağırmaktan başka çok az seçeneğiniz olacaktır.

Je n'ai pas d'autre option que d'appeler les secours.

Kurtarma ekibini çağırmaktan başka çarem yok.

On n'a pas d'autre choix que d'appeler les secours.

Artık başka seçeneğimiz yok, acil durum kurtarma ekibini çağırmalıyız.

- Il suffit d'appeler Jean.
- Tu n'as qu'à appeler Jean.

Sadece Jean'i aramak zorundasın.

- Je suis désolé d'appeler si tard. Je voulais juste entendre votre voix.
- Je suis désolée d'appeler si tard. Je voulais juste entendre votre voix.
- Je suis désolé d'appeler si tard. Je voulais juste entendre ta voix.
- Je suis désolée d'appeler si tard. Je voulais juste entendre ta voix.

Bu kadar geç vakitte aradığım için üzgünüm. Sadece sesini duymak istedim.

- J'appelle mon frère.
- Je suis en train d'appeler mon frère.

Erkek kardeşimi arıyorum.

- Qui appelez-vous maintenant ?
- Qui es-tu en train d'appeler ?

Şimdi kimi arıyorsun?

Jetez un œil aux QFP avant d'appeler le service technique.

Teknik desteği aramadan önce Sıkça Sorulan Sorulara'ye göz atın.

Je pense qu'il est temps pour moi d'appeler un médecin.

Sanırım bir doktor aramamın zamanıdır.

- Est-ce que c'est moins cher d'appeler après 9h ?
- Est-ce moins cher, d'appeler après neuf heures ?
- C'est moins cher d’appeler après 9 heures ?

9:00'dan sonra aramak daha ucuz mudur?

Dans ce genre de situation, on est obligés d'appeler les secours.

Kendinizi böyle bir durumda bulursanız tahliye ekibi çağırmaktan başka şansınız yok demektir.

Tom n'oublie jamais d'appeler sa mère le jour de son anniversaire.

Tom onun doğum gününde annesini aramayı asla unutmaz.

Il n'est rien arrivé à Maria. Elle a juste oublié d'appeler.

Mary'ye hiçbir şey olmadı. O sadece aramayı unuttu.

En janvier, j'ai pris le risque d'appeler mon père pour son anniversaire,

Geçtiğimiz Ocak ayında risk alıp babamı doğum gününde aradım

Je suis désolé d'appeler si tard. Je voulais juste entendre ta voix.

Bu kadar geç aradığım için üzgünüm. Sadece sesini duymak istedim.

Nous n'avons pas eu d'autres choix que d'appeler la police la nuit dernière.

Dün gece polisi aramaktan başka seçeneğimiz yoktu.

Le temps est venu pour nous d'appeler à une révolution de la liberté cognitive,

Hepimiz için bilişsel özgürlük hakkında yenilik talep etme zamanı geldi.

J'essaie d'appeler le 112, mais à cause de votre curiosité, ces gens n'atteignent pas

112'yi aramaya çalışıyor fakat sizlerin bu merakı yüzünden o insanlar ulaşmıyor

Certains ont une façon charmante d'appeler à l'aide. Les champignons bioluminescents génèrent leur propre lumière.

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.

Il sera sans doute sorti déjeuner, à l'heure qu'il est, il est donc inutile d'appeler tout de suite.

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.

Il y a un professeur qui affirme que si Alex utilise bien des mots, ce serait une grossière erreur d'appeler cela un langage.

Bir profesör, Alex kelimeler kullanıyor olsa bile buna dil demenin yanlış olacağını söylüyor.