Translation of "Couramment" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Couramment" in a sentence and their turkish translations:

- Il parle l'anglais couramment.
- Il parle anglais couramment.
- Il parle couramment anglais.

O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.

- Parlez-vous français couramment ?
- Parles-tu français couramment ?

Fransızcayı akıcı bir biçimde konuşuyor musun?

- Ils parlent couramment allemand.
- Elles parlent couramment allemand.

Onlar akıcı bir şekilde Almanca konuşurlar.

- Tom parle couramment le français.
- Tom parle couramment français.
- Tom parle le français couramment.

- Tom Fransızcada akıcıdır.
- Tom Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşuyor.

- Il parle le français couramment.
- Il parle couramment le français.
- Il parle français couramment.

O, Fransızcada akıcıdır.

- Il parle couramment le français.
- Il parle français couramment.

O, akıcı Fransızca konuşur.

Tom parle couramment japonais.

Tom Japoncayı akıcı olarak konuşur.

Il parle anglais couramment.

O, İngilizcede akıcıdır.

Il parle couramment l'anglais.

O, akıcı bir İngilizce konuşur.

Je parle couramment l'anglais.

Ben akıcı bir biçimde İngilizce konuşurum.

Elle parle l'interlingua couramment.

Akıcı bir şekilde Interlingua dilini konuşabilir.

Tu parles l'anglais couramment.

Sen akıcı bir şekilde İngilizce konuşursun.

Elle parle anglais couramment.

O akıcı şekilde İngilizce konuşur.

Marie parle couramment allemand.

Marie akıcı bir biçimde Almanca konuşur.

Elle parlait couramment français.

O, Fransızcada akıcıydı.

Il parle couramment japonais.

Akıcı Japonca konuşur.

Pour parler une langue couramment.

gerekenden çok daha az bir süre.

David parle couramment le français.

David Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.

Elle parle français, et couramment.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

Je parle couramment le portugais.

Akıcı bir şekilde Portekizce konuşurum.

Il parle couramment le chinois.

O Çincede akıcıdır.

Il parle couramment le japonais.

O, Japoncada akıcıdır.

Je parle couramment le français.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşurum.

Tom parle couramment le français.

Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Parlez-vous couramment le chinois?

Çinceyi iyi konuşuyor musun?

- Tu parles français couramment, n'est-ce pas ?
- Vous parlez français couramment, n'est-ce pas ?

Fransızcada akıcısın, değil mi?

S'il parle couramment anglais, je l'engagerai.

Eğer o, İngilizcede akıcı ise, onu çalıştıracağım.

Je l'ai entendue parler l'anglais couramment.

Onun akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.

Elle sait couramment parler le français.

O, Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Je veux parler le français couramment.

Fransızcada akıcı olmak istiyorum.

Je veux pouvoir parler russe couramment.

Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim.

- In fine, je veux parler l'allemand couramment.
- Je veux en fin de compte parler l'allemand couramment.

Sonunda Almancada akıcı olmak istiyorum.

Vous lisez couramment la langue des images.

Bu görselleri anlama dilini çok iyi konuşuyorsunuz.

Elle parle couramment l'anglais et le français.

İngilizce ve Fransızcada akıcıdır.

Tom parle-t-il le français couramment ?

Tom Fransızcayı akıcı biçimde konuşur mu?

Je suis Mexicain. Je parle couramment espagnol.

Ben bir Meksikalıyım. İspanyolcayı akıcı biçimde konuşurum.

Quelqu'un parle-t-il couramment le latin ?

Kimse akıcı Latince konuşuyor mu?

J'ai appris à parler couramment le jargon médical,

Tıp dilinde akıcı konuşmaya başladım,

Certaines personnes parlent couramment la langue de l'équité

Ama bazı insanlar eşitlik hakkında çok iyi konuşabiliyorken

Mais à l'époque, je parlais déjà couramment l'espagnol,

Fakat o zamanlar İspanyolca'da gayet akıcıydım.

En plus de l'anglais, elle parle couramment français.

Onun sadece İngilizcesi değil Fransızcası da akıcıdır.

Elle parlait couramment allemand après seulement deux ans.

İki yıl sonra, o çoktan akıcı Almanca konuşuyordu.

Mon rêve est de parler couramment le chinois.

Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.

Couramment à la première place dans le classement,

Singapur ve Güney Kore pasaportlarının her biri,

- Outre l'anglais, M. Nakajima peut encore parler couramment l'allemand.
- Monsieur Nakajima peut, en plus de l'anglais, parler couramment allemand.

- Bay Nakajima İngilizceye ek olarak Almancayı akıcı biçimde konuşabiliyor.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

- Penses-tu vraiment pouvoir parler français couramment en trois mois ?
- Pensez-vous vraiment pouvoir parler français couramment en trois mois ?

- Üç ay içinde akıcı şekilde Fransızca konuşmayı öğrenebileceğini gerçekten düşünüyor musun?
- Üç ay sonra akıcı Fransızca konuşmayı öğrenebileceğini gerçekten düşünüyor musun?

Que je comprends couramment, et avec lequel je pense.

ve akıcı bir şekilde anlıyor ve derinlemesine düşünebiliyorum.

Je ne parle pas anglais aussi couramment que Naomi.

Naomi kadar akıcı bir şekilde İngilizce konuşamam.

Je l'ai entendue parler anglais aussi couramment qu'une Étasunienne.

Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

Je l'ai entendue parler anglais aussi couramment qu'un Étasunien.

Onun bir Amerikan vatandaşı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

Son rêve était d'être capable de parler français couramment.

Onun hayali akıcı şekilde Fransızca konuşabilmekti.

Tom ne parle pas aussi couramment français que toi.

Tom senin kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

Tom était très instruit et parlait plusieurs langues couramment.

- Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom oldukça eğitimliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.

Elle ne parle pas aussi couramment anglais que toi.

O senin kadar akıcı İngilizce konuşmaz.

Monsieur Nakajima peut, en plus de l'anglais, parler couramment allemand.

Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

De nos jours, parler couramment anglais est une compétence avantageuse.

İngilizce akıcılık bugün çok pazarlanabilir bir yetenektir.

Je parlerai espagnol couramment dans deux mois. Je le jure !

Yemin ediyorum ki iki ay içinde İspanyolcada akıcı olacağım!

J'étudie le français depuis longtemps, mais je ne parle pas couramment.

Uzun zamandır Fransızca öğreniyorum, ama akıcı değilim.

Ce qui signifie que j'ai appris à parler la langue Khmer couramment.

"Kimer dilini akıcı olarak konuşmayı öğrendim" dedim.

Combien de temps dois-je vivre en Angleterre pour parler couramment l'anglais ?

İngilizcede akıcı olmak için ne kadar süre İngiltere'de yaşamalıyım?

Il parle anglais aussi couramment que n'importe quel étudiant de sa classe.

O, sınıfındaki herhangi bir öğrenci kadar akıcı şekilde İngilizce konuşmaktadır.

J'ai un camarade de classe qui prétend qu'il sait parler le français couramment.

Akıcı Fransızca konuşabildiğini söyleyen bir sınıf arkadaşım var.

J'étudie le français depuis longtemps mais je ne le parle pas encore couramment.

Uzun süredir Fransızca öğreniyorum ama henüz akıcı değilim.

Elle ne parle pas un mot d'italien, mais ses enfants le parlent couramment.

O, tek kelime İtalyanca konuşmaz ama çocukları akıcı bir şekilde konuşurlar.

Il parle couramment le russe ou, du moins, c'est ce qu'il m'a dit.

O akıcı Rusça konuşuyor ya da en azından onun bana söylediği buydu.

Aux USA, les gens rédigent couramment des chèques au lieu de payer en liquide.

ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır.

- Cela arrive souvent.
- Cela arrive régulièrement.
- Ça arrive fréquemment.
- Ça arrive souvent.
- Ça arrive couramment.

Bu çok olur.

J'ai de nombreux amis qui parlent couramment mais qui ne parlent toujours pas comme des locuteurs natifs.

Akıcı olarak konuşan çok arkadaşım var fakat hâlâ yerliler gibi ses çıkaramıyorlar.

- Pouvez-vous citer quelques aliments communément consommés aux États-Unis d'Amérique ?
- Que mange-t-on couramment en Amérique ?

Amerika'da yaygın olarak yenilen yiyecekler nedir?

Je n'ai pas besoin de parler comme un locuteur natif, je veux juste être en mesure de parler couramment.

Bir yerli gibi konuşmama gerek yok, ben sadece akıcı olarak konuşabilmeyi istiyorum.