Examples of using "Puhui" in a sentence and their turkish translations:
O konuştu.
Kim konuştu?
Tom sadece Fransızca konuştu.
Tom benimle Fransızca konuştu.
Tom benimle Fransızca konuştu.
Tom sadece Fransızca konuştu.
Tom çok fazla konuştu.
O, müzik hakkında konuştu.
Akıllıca konuştu.
Fransızca konuştu.
Tom Fransızca konuştu.
Tom Fransızca konuştu.
Tom çok konuştu.
Tom Boston hakkında konuştu.
Tom kalabalıkla konuştu.
Tom ikna edici bir biçimde konuştu.
Dan küfürlü konuşuyordu.
Tom barmenle konuştu.
O benimle İspanyolca konuştu.
Öğrenci, "Öğretmen ne hakkında konuştu?" diye sordu.
Tom Fransızcada akıcıydı.
O, Fransızcada akıcıydı.
Tom oldukça akıcı biçimde Fransızca konuştu.
O, benimle fısıldayarak konuştu.
Titiz bir sesle konuştu.
- Tom görüşmede Fransızca konuştu.
- Tom toplantıda Fransızca konuştu.
Tom bir dakikalığına Mary ile konuştu.
Tom, Mary'yle Fransızca konuştu.
Tom dün Mary'yle konuştu.
Tom Fransızcayı iyi konuştu.
Öğretmen Romalıların cesareti hakkında konuştu.
Tom çok yüksek sesle konuşuyordu.
Tom'un Mary ile konuştuğunu düşünüyor musun?
Sanırım Tom Fransızca konuşuyordu.
Hava atmak için benimle İngilizce konuştu.
Tom Mary'yi ona yardım etmesi için ikna etti.
Tom dün Mary'yle görüştü.
Onun ne hakkında konuştuğunu anlamadım.
Kore'deki savaşa son verme hakkında konuştu.
Hava atmak için benimle İngilizce konuştu.
Tom'la konuşan son kişi benim.
Tom kendisi hakkında konuştu.
Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu.
Tom Mary'yi biraz para bağışlamaya ikna etti.
Tom Mary'den daha iyi Fransızca konuşurdu.
Tom'un Mary'ye gerçeği söylediğini düşünüyorum.
Sadece aptalca şeyler söyledi.
Sanki hiçbir şey olmamış gibi konuştu.
Jessie Fransızcayı kötü; Almancayı daha da kötü konuşuyordu.
- Başka bir kızla konuştuğunda onu kıskanıyordu.
- Başka bir kızla konuştuğunda, o kıskanmıştı.
Tom Mary'nin ne kadar iyi Fransızca konuşabildiğine şaşırdı.
Tom'un Fransızca konuştuğunu duydum.
Tom'un, Mary'nin neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikri yoktu.
Tom, bir İngiliz, kusursuz, aksansız Almanca konuştu. Daha iyi tanımasaydım, onu iyi bir aileden gelen bir Alman sanırdım.