Examples of using "Mahdollisuutta" in a sentence and their turkish translations:
Bu fırsatı kaçırmayın.
O ihtimali göz ardı etme.
Bana seçenek bırakmadın.
- Bu olasılığı da göz önüne aldım.
- Bu olasılığı da düşündüm.
Henüz bir şansım yoktu.
Şansımız yok.
Başka yolu yok.
Elimize fırsat geçmedi.
Korsanların teslim olmaktan başka seçenekleri yoktu.
Vedalaşma şansım olmadı.
insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.
Onun kabul etmekten başka seçeneği olmayacak.
Herhangi bir yanlış anlaşılma olasılığının olmasını istemiyorum.
Kimse, öldürücü bir salgın gibi dünya çapında bir felaketi önemsememezlik edemez.
Onların bir şansı olmayacak.
Bunu yapmak istemiyorum ama bana seçenek bırakmıyorsun.
Tom bana yaptığım şeyi neden yaptığımı açıklama fırsatı bile vermedi.
Tom birinin evini ateşte yakmış olması ihtimalini kabul edemedi.
Tom son kez kez Boston'dayken Mary'yi ziyaret etme şansı yoktu.
Bizim bir seçeneğimiz yok. Bunu yapmak zorundayız.
Demir tavında dövülür.