Examples of using "Käy" in a sentence and their turkish translations:
Saat tik tak yapıyor.
İş iyi.
Öyle bir adam sinirime dokunuyor.
Şimdi bize ne olacak?
O, nadiren sinemalara gider.
Tom Boston'da üniversiteye gidiyor.
Yamaç çok fena dikleşiyor.
Ve aynı zamanda suyum da azalmaya başladı.
Burası biraz fazla daralıyor.
O, anaokuluna gider.
Zaman azalıyor.
Emily okula gidiyor.
İş yavaş.
Bizim dünyamız elektrik enerjisine dayalı çalışır.
Kiliseye gitmem.
O çok sayıda ziyaretçi alır.
İş için sık sık yurt dışına çıkar.
Babam sık sık iş için Amerika'ya gider.
Tom bazen beni görmeye gelir.
Tom egzersiz yapmak için yerel spor salonuna gidiyor
Onu tekrar gözden geçirin.
Bir kasap et ticareti yapar.
O yürüyüş yapmayı sever.
Tom nadiren kiliseye gider.
Tom özel Fransızca dersleri alıyor.
Tom nadiren konserlere gider.
Pazar günleri okula gitmem.
O yalnızca filmlerde olur.
O kiliseye gitmez.
Tom bazen Boston'a gider.
Duş alın.
Tom sık sık Boston'a gider.
Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.
Babam her sabah yürüyüş yapar.
Haftada bir kez, o, aerobiğe gider.
O neredeyse buraya her gün gelir.
Tom her gün buraya gelir.
Bir saç tıraşı ol.
Bu kelimelerle tanımlanamaz.
Tom nadiren kiliseye gider.
Tom asla kiliseye gitmez.
Tom asla buraya gelmez.
Tom her sabah jogging'e gider.
Üst kata çık ve yatmaya git.
Babam her sabah yürüyüş için dışarı çıkar.
Haftada bir kez sinemaya gider.
Babam her sabah koşuya gider.
Tom her öğleden sonra yürüyüşe gider.
Tom ne kadar sıklıkta Fransızca dersleri alır?
Tom ara sıra Boston'a gider.
Tom pazar günü işe gitmez.
Tom her sabah banyo yapar.
Hava çok sıcak olduğunda bu yaşanabilir,
Keşke şu gürültü dursa. Sinirlerimi bozuyor.
Bir savaş çıkarsa bize ne olacak?
Helen her Pazar amcasını ziyaret eder.
- O, nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
- Nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
Japonya Amerika ile çok ticaret yapar.
O, ayda üç kez saç tıraşı olur.
Oturun.
Her yıl bir sürü yabancı Japonya'yı ziyaret eder.
Paranoyak olma.
Tom her tek günde buraya gelir.
Tom'un okuldan sonra yarı zamanlı bir işi var.
Bunun olmasını istemedim.
Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.
Tom her üç günde bir buraya gelir.
Yorgunsun, değil mi? Neden yatağa gitmiyorsun?
Tüm millet, yoksulluğa karşı bir savaş yürütüyor.
Tom sık sık Mary ile sinemaya gider.
Tom Mary'nin gittiği aynı okula gidiyor.
Tom neredeyse her gün süpermarkete gider.
İş için bazen Tokyo'ya gider.
Ama bir duvar, çabucak ve kolayca inşa edilmez.
Doktor günaşırı onu ziyaret eder.
Benim için her şey iyi.
O iyi.
Sanırım tamam.
O iyi değil.
Şansımız varsa paramızı ikiye katlarız.
Bu beklenilebilir.
Şuna bir bak, Tom.
Tom her sabah kahvaltıdan önce duş alır.
Tom Mary'nin Boston'u ne zaman ziyaret edeceğini bilmiyor.
Bu başınıza gelirse ve buzun içine düşer,
Ne kadar çok öğrenirsen, o kadar çok cehaletini anlarsın.
Bunun olması gerekmiyor.
Tom'un yarı zamanlı bir işi var.
Tom ve Mary çok sık sinemaya gitmezler.
Ben bu konuda iyiyim.
- Bu, bir anlam ifade etmiyor.
- Bunun bir anlamı yok.
Sonumun Tom gibi olmasını istemiyorum.
Avrupalıların her gün duş almadıkları doğru mu?
Herhangi bir yer işe yarar.