Examples of using "Sellainen" in a sentence and their turkish translations:
Öyle bir adam sinirime dokunuyor.
O tür elbise şimdi moda.
O tür bir insan değilim.
Tom sevdiğim insan türüdür.
Daha önce de 1964'te Brezilya'da olmuştu.
uzun bir süre tartıştı.
- Bu tür makine henüz icat edildi.
- Bu tür bir makine henüz icat edilmedi.
Keşke böyle bir aptal olmasam.
Böyle bir şey benim için birçok kez oldu.
O, göründüğü gibi değil.
Ben böyle bir sulugözlüyüm.
Tom gibi bir insan muhtemelen nasıl yüzeceğini bilir.
On yıl önce, böyle iş bir başarı olurdu.
Pizza yapmak Tom'dan öğrendiğim bir şeydir.
- İşi alacağına dair içimde bir his var.
- İşi alacağını hissediyorum.
Meksika yiyeceğini seveceğine dair içimde bir his var.
Aklımı kaybediyorum gibi hissediyorum.
Tom gibi bir kişi muhtemelen Fransızca konuşmayı bilir.
- Her ülke hak ettiği şekilde yönetilir.
- Her ülkenin hak ettiği yönetimi vardır.
Her ulus hak ettiği şekilde yönetilir.
Bir şeyin yanlış olduğunu hissettim.
O olduğunu düşündüğün tür bir kişi değil.
Duygularınıza zarar vermiş olabilirim, ancak bu benim niyetim değildi.
- Tom öfkesini kolayca kaybeden kişi türü değildir.
- Tom çabuk öfkeye kapılan türden bir insan değildir.
Tom'un sana aşık olduğu hissine kapılıyorum.
Senin çok iyi bir avukat olacağına dair içimde bir his var.
Annen için böyle bir hayal kırıklığısın.
İçimde Fransızcamın çok fazla gelişmediğine dair bir his var.
Bir bisikletteki patlak bir lastiği tamir edebilir misin? Bu tür bir şey çok kolay.
Tom kesinlikle olduğunu düşündüğü deha değildir.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
Bu, yaşlı insanların tırmanamayacağı kadar çok yüksek bir dağdır.
Tom gibi bir insan muhtemelen annesinden başka birini öpmemiştir.
Keşke Tom gibi bir erkek arkadaşım olsa.
Bir pasaport, yabancı bir ülkeye giderken, onsuz gidemeyeceğin bir şeydir.
Bu ayakkabıları daha önce bir yerde gördüğümü hissediyorum.
Benim müthiş büyükannem dil için öylesine titizdi ki ne zaman birinin "Can I.."ile soru sorduğunu duysa onların sözünü keser ve ani reaksiyon gösterirdi, "ben bilmiyorum, sen? Neyi yapabildiğini kendin bilmiyorsan ben nasıl bilirim? Eğer izin istiyorsan 'May I...' de"