Examples of using "Elämään" in a sentence and their turkish translations:
Onsuz yaşamayı öğrendim.
Bu hayatı yaşamaktan bıktım.
İnanan biriyim ve ölümden sonraki yaşama inanıyorum.
hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.
Tom hayattan bıkmış sert yaşlı bir adamdı.
O, küçük bir gelirle yaşamaya alışkındı.
Şimdiye kadar ne kadar yaşayacağımı hiç merak etmedim.
Neden hayata böyle olumsuz bir yaklaşımın var?
Başarılarının sırrı, 7/24'lük bir var oluş tarzına geçmelerinde saklı.
Hava olmasa hiçbir yaratık yaşayamaz.
- Tom Mary'yi terk etti ve başka bir kadınla yaşamak için gitti.
- Tom Meryem'i terk edip başka bir kadına gitti.
- Tom Meryem'den ayrılıp başka bir kadınla yaşamaya başladı.
Kardeş gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa aptal gibi birlikte yok olacağız.
O her zaman anılarımızda yaşayacak.
orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.
O, yalnız yaşayamayacak kadar çok genç.
Güneş olmasa yaşayamayız.