Examples of using "Äiti" in a sentence and their turkish translations:
Anne bağırdı.
İyi geceler, anne.
- Sen iyi bir annesin.
- Siz iyi bir annesiniz.
Tom'un annesi ağlıyordu.
Annem mağazaya gidiyor mu?
Mary bir anne.
Ben tek bir anneyim.
On çocuklu bir anneyim.
Annem bana öğlen yemeği hazırladı.
Annem bize bir yavru köpek satın aldı.
Sen harika bir anne olurdun.
Senden harika anne olur.
Annem dün gece geç saatlere kadar ayaktaydı.
- Annem puro içenlere itiraz eder.
- Annem puro içilmesine karşıdır.
Anne evlatlık oğluna karşı zalimdi.
Babamın annesi benim büyükannemdir.
Annem nerede?
Teşekkürler anne.
Anne, akşam yemeği ne zaman?
Annem bize ilginç bir hikaye anlattı.
Mary Tom'un annesidir.
Annem bana birkaç kurşun kalem aldı.
Şimdi anne, ne oldu?
- O on çocuğa sahiptir.
- Onun on tane çocuğu var.
- Anne mutfakta yemek pişiriyor.
- Annem mutfakta yemek pişiriyor.
Tom'un annesi bu köyde yaşıyor.
Anne, Tom benim kurabiyemi yedi.
Annem bana odayı temizlememi söyledi.
Anne ağlayan bebeğini sakinleştiriyordu.
Annem bana yeni bir takım elbise yaptı.
Tom'un annesi dindar bir Katolikti.
Rahibe Teresa, 1910 yılında Yugoslavya'da doğdu.
O harika bir eş ve anne.
- Annem ve babam çok sinirlidir.
- Annem ve babam çok gerginler.
Annem sinemaya gitmeme izin verdi.
Anne, bana bir nar almanı istiyorum!
Tamam, anne, bunu anlıyorum!
Tom'un annesi böylesine bir dedikoducu.
Sevgili anneciğim, neden çok üzgünsün?
Tom'un annesi 103 yaşına kadar yaşadı.
Everest Dağı, Dağların Ana Tanrıçası olduğundan
Anneme senin için biraz almasını rica ettim.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
Tom'un annesi Tom'u holde çıplak gezdiği için kovaladı.
O babamın annesidir. Babam tarafından büyükannemdir.
Mary az önce çok sağlıklı bir erkek bebeğin annesi oldu
Annem mutfakta.
Anne, Noel Babanın adresi nedir? Ona bir mektup göndermek istiyorum.
Anne, bak ne buldum.
Tom'un annesinin Japon olduğunu asla bilmiyordum.
Tom'un annesi çok fazla içki içtiği ve sigara içtiği için genç öldü.
John'un annesi o kadar genç görünüyor ki o sık sık onun ablası ile karıştırılıyor.
Annem iyi piyano çalar.
John'un annesi çok genç görünüyor, bu yüzden o sık sık onun ablasıyla karıştırır.
Tom'un annesi onun TV'ye çok yakın oturursa gözlerini mahvedeceğini söyledi.
Annem şu anda çok meşgul.
Tom'un annesi, geçenlerde ölümden döndüğü sırada yaşadığı olağanüstü bir beden dışı deneyim hikayesi anlattı.
Tove Jansson'ın sadece Moomin'in annesi değil, aynı zamanda son derece yetenekli bir ressam olduğunu biliyor muydun?
Bebeğin kendi annesine ihtiyacı vardır.