Examples of using "Wire" in a sentence and their turkish translations:
- Bu bir kafes.
- Bu bir tel kafes.
O kabloyu kesme.
Kırmızı kabloyu kes.
Dinleme cihazı takıyor musun?
Tom yanlış kabloyu kesti.
- Tom'un üzerinde mikrofon var.
- Tom'un üzerinde dinleme cihazı var.
Bu kafes telden yapılmıştır.
Tom dikenli tel altında süründü.
Yarış son dakikaya kadar devam etti.
Telgrafla bana tebriklerini iletti.
Onu tam son dakikada yaptım.
Çocuklar telden heykeller yaptı.
Polis Tom'un dinleme cihazı takmasını istedi.
Tom teli kesti ve bombayı etkisiz hale getirdi.
Babana hemen bir telgraf gönder.
O kabloyu nereden aldınız?
Tom Mary'ye ona biraz para bağlattı.
Bina dikenli tel çitle çevrilmiş.
O kabloya dokunursan, şok geçirirsin.
Telefon kablosunun üzerindeki kuşu görüyor musun?
"Kırmızı kabloyu kes." "Onu kestim, şimdi ne olacak?"
O kabloya dokunursan şok geçirirsin.
Kırmızı kabloyu mu yoksa yeşil olanını mı kesmem gerekiyor?
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
Başka bir deyişle, bunlar kiralık bir tür gizli dinleyicilerdi.
Kaza olması durumunda bana hemen telgraf çek.
Benim ceket dikenli tel üzerinde bir diken üzerinde yakalandı.
Hangi teli kesmeliyim, kırmızı olanı mı yoksa beyaz olanı mı?
O, Telefon dinlemesinin üstlerinin emirleri ile yürütüldüğü şeklinde ifade verdi.
Bir kirpi ve bir yılan çiftleştirilirse ne olur? Bir buçuk metre boyunda bir dikenli tel.
Tom babasının yasağına rağmen eski fabrikaya girmek için yüksek tel çitin üzerinden tırmandı.