Examples of using "Tolerance" in a sentence and their turkish translations:
Barış, tolerans olmadan var olamaz.
kültürel hoşgörü, kültürel güvenlik,
Hoşgörümü test etmeyin.
fakat İslamiyet hoşgörü dini değil miydi?
Korkaklara hiçbir hoşgörüm yok.
Tom'un düşük bir düş kırıklığı toleransı vardır.
Bağnazlık için sıfır toleransımız var.
Bu okulun kuralları çok katı.
Tom'un ağrı için düşük toleransı var.
İlaçlar hem bağımlılık hem de hoşgörüye sebep olabilir.
Bu okulun bir sıfır tolerans politikası vardır
Tom'un okulunun sıfır tolerans politikası vardır.
Dağcılık insana sabır ve hoşgörüyü öğretebilir.
- Acı için düşük bir toleransım var.
- Ağrı için düşük bir dayanıklılığım var.
Tolerans kötülüğe uygulandığında bir suç olur.
Doğal olarak da reddetmeye karşı yüksek tolerans sahibidirler.
güzelliği hoşgörüyü bozuyorsunuz. Yapmayın!
Sınırsız hoşgörü hoşgörünün ortadan kalkmasına yol açar. Hoşgörüsüz olanlara bile sınırsız hoşgörüyü uzatırsak, hoşgörülü bir toplumu hoşgörüsüzlerin saldırısına karşı korumaya hazır değilsek, o halde hoş görülü tahrip olacak ve onunla birlikte hoşgörü de.
Sami Müslüman olanlarla olmayanlar arasında diyalog ve hoşgörü olmasından yanaydı.
Futbol kulübünün hakem hatası konusunda sıfır tolerans politikası vardır.
Diğer kültürlerin bilgisi çeşitlilik için saygı ve hoşgörüyü besler.
"Sen alkolden hoşlanmıyor musun?" "Hayır, içki içmeyi severim. Sadece alkole karşı korkunç bir dayanıklılığım var."
onların bize yıllardır bahsettiği güzellik, hoşgörü dini değilmiş bakın Müslümanlık diyorlar
Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.