Examples of using "They've" in a sentence and their turkish translations:
Onlar gitti.
- Onlar değişti.
- Değiştiler.
Onlar gitti.
Onlar gitmişti.
Onlar senin beynini yıkadılar.
Onların hepsi gitti.
- Tom'u gördüler.
- Onlar Tom'u gördü.
Onlar Tom'u götürdüler.
Onlar tutuklandı.
Onlar yakalandı.
Onlara zarar verildi.
Onlar durduruldu.
Onlar fevkaladeydi.
Beni affettiler.
Onların arkadaşları var.
Onların yeterince vardı.
Az önce gittiler.
Onlar hiç karşılaşmadılar.
Onlar bizi serbest bıraktılar.
Onlar bizi fark ettiler.
Onlar ateş etmeyi durdurdu.
Onlar yeterince acı çekti.
Onlar sağ kalanları buldu.
Onlar onu kovdular.
Onlar az önce döndüler.
Onlar onu gördü.
Onu serbest bıraktılar.
Onu serbest bıraktılar.
Onun yerini tespit ettiler.
Onun yerini tespit ettiler.
Onu yakaladılar.
Onlar bizi tutukladı.
Onlar onları tutukladı.
Onlar beni tutukladı.
Onlar onu tutukladı.
Seni aptal yerine koydular.
Onlar sigara içmeyi durdurdular.
İşkenceyi denediler.
Onlar gelişme kaydettiler.
Onlar eğitildi.
Onlar bizi desteklediler.
- Her şeyi çalmışlar.
- Her şeyi çaldılar.
Onlar fırsatı kaçırdılar.
Bunu daha önce yaptılar.
Onlar gitti.
Onlar çok fazla kaybetti.
Tom hâlâ onların elinde.
Onlar Tom'un dozajını arttırdılar.
Onlar limiti arttırdı.
Onların hepsi sayfalanmıştı.
Onlar Tom'u eve götürdüler.
Onlar yüzlerimizi gördüler.
Onların hepsi uzaklaştı.
Onların hepsi deli oldu.
Belki de pes ettiler.
Şemsiyelerini kaybettiler.
Onlar kuralları değiştirdiler.
Onları satmayı bıraktılar.
Onlar yoksullara yardım etti.
Onlar daha iyi günler gördü.
Onlar maaşları artırdılar.
Onlar bir konuşma yaptı.
Bir rehineleri var.
Onların hepsi itibarını kaybetti.
Onlar sınırı geçtiler.
Onlar daha önce burada bulundular.
Yeterli vakitleri var.
Onlar birçok yarışmaları kazandı.
Onlar seni bekliyorlardı.
Onlar çok değiştiler.
Hiçbir zaman para kazanamadılar.
Onlar ellerini yıkadılar.
Öyle yapmayı reddettiler.
Zaten onu düzelttiler.
Onlar Avustralya'yı hiç ziyaret etmediler.
İsviçre'yi ziyaret ettiler.
- Duyma yetilerini kaybettiler.
- Sağır oldular.
Onlar kayboldular.
Onu serbest bıraktılar.
tüm kadınların sesi olmak.
neredeyse hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştırıyoruz:
entonasyonlarını kaybettiler,
Yüzyıllar boyu çözülemeyen bir bulmaca.
Onların çok zamanı vardı.
Onlar sorun çıkarmak için geldi.
Onlar gelmemeye karar verdi.
Onlar bazı yeni işçiler tuttu.
Onların bizim için bir şeyi var.
Şimdiye kadar, onlar hiçbir şey bulmadı.
Onların hepsi eve geri gittiler.
Onlar her gün geç kalıyorlar.
Onların bu kadar sofistike bir şeyi yok.
Dışarıda yediler.
Onlar her şeyi kontrol altına aldı.
Doğru şeyi yaptılar.
Onların iyi bir takımı var.
Onlar sadece umudunu kaybetti.