Translation of "Slightly" in Turkish

0.102 sec.

Examples of using "Slightly" in a sentence and their turkish translations:

- Tom seems slightly confused.
- Tom looks slightly puzzled.

Tom hafifçe kafası karışmış görünüyor.

It's slightly windy.

Hafif rüzgarlı.

Tom winced slightly.

Tom hafifçe yüzünü buruşturdu.

Tom smiled slightly.

Tom hafifçe gülümsedi.

Tom shivered slightly.

Tom hafifçe ürperdi.

Tom limps slightly.

Tom hafifçe topallar.

He blushed slightly.

O biraz kızardı.

She blushed slightly.

O hafifçe kızardı.

Tom frowned slightly.

Tom hafifçe kaşlarını çattı.

Tom nodded slightly.

Tom hafifçe başını salladı.

Tom tensed slightly.

Tom hafifçe gerildi.

I'm slightly busy.

Biraz meşgulüm.

Tom blushed slightly.

Tom biraz kızardı.

That's changed color slightly,

rengi biraz değişmiş durumda,

The ball curved slightly.

Top hafifçe kavisli.

Tom is slightly overweight.

Tom biraz tombul.

The professor smiled slightly.

Profesör hafifçe gülümsedi.

Tom looks slightly puzzled.

Tom hafifçe kafası karışmış görünüyor.

Tom sounded slightly panicked.

Tom biraz paniklemiş görünüyordu.

Tom is slightly suspicious.

Tom biraz kuşkuludur.

Tom sounded slightly jealous.

Tom çok az kıskanç görünüyordu.

Tom was hurt slightly.

Tom hafifçe yaralandı.

The room warmed slightly.

Oda hafifçe ısındı.

Tom is slightly tipsy.

Tom hafif çakırkeyf.

Tom was frowning slightly.

Tom hafifçe kaşını çatıyordu.

Tom looks slightly uncomfortable.

Tom hafifçe rahatsız görünüyor.

Tom seems slightly distracted.

Tom hafiften deli gibi görünüyordu.

Tom looks slightly disgusted.

Tom hafifçe bıkkın görünüyor.

She sounded slightly jealous.

O biraz kıskanç görünüyordu.

He sounded slightly jealous.

O biraz kıskanç görünüyordu?

I feel slightly sick.

Biraz hasta hissediyorum.

Cool slightly before serving.

Sunmadan önce biraz serinletin.

Tom is slightly unwell.

Tom biraz rahatsız.

Tom is slightly scary.

Tom biraz korkutucu.

Tom is slightly confused.

- Tom biraz kafası karışmış.
- Tom'un biraz kafası karışık.

Tom's voice trembled slightly.

Tom'un sesi hafif titriyordu.

Tom looked slightly upset.

Tom biraz üzgün görünüyordu.

slightly different versions of it

onun biraz daha farklı versiyonları

She was slightly better yesterday.

O dün biraz daha iyiydi.

Tom lowered his voice slightly.

Tom sesini biraz alçalttı.

I'm slightly worried about Tom.

- Tom hakkında biraz endişeliyim.
- Tom hakkında çok az endişeliyim.

Tom nodded slightly to Mary.

Tom Mary'ye hafifçe başını salladı.

Tom's truck was slightly damaged.

Tom'un kamyonu hafifçe hasar gördü.

Three cyclists were slightly injured.

Üç bisikletçi hafifçe yaralandı.

The ocean is slightly alkaline.

Okyanus hafifçe alkalidir.

Tom opened the door slightly.

Tom kapıyı hafifçe açtı.

I'm slightly worried about you.

Senin hakkında biraz endişeliyim.

I'm slightly worried about them.

Onlar hakkında biraz endişeliyim.

I'm slightly worried about him.

Onun hakkında biraz endişeliyim.

I'm slightly worried about her.

Onunla ilgili biraz endişeliyim.

Tom was only slightly injured.

Tom sadece hafifçe yaralandı.

Being a slightly weird kid,

Biraz garip bir çocuk olarak,

Three people were slightly injured.

Üç kişi hafif yaralandı.

Several pedestrians were slightly wounded.

Birkaç yaya hafif yaralandı.

The guy looks slightly confused.

- Adam biraz kafası karışık görünüyor.
- Adam biraz şaşırmış görünüyor.

Tom's speech was slightly slurred.

Tom'un konuşmasının biraz bozuklukları vardı.

The door is slightly ajar.

Kapı biraz açık.

Mary turned her head slightly.

Mary başını hafifçe çevirdi.

The patient moved his lips slightly.

Hasta, dudaklarını yavaşça kımıldattı.

Mary has a slightly tanned skin.

Mary'nin hafifçe bronzlaşmış bir cildi var.

Tom seems to be slightly annoyed.

Tom biraz rahatsız gibi görünüyor.

On Monday, his condition improved slightly.

Pazartesi günü onun durumu biraz düzeldi.

Tom is a slightly overweight man.

Tom biraz kilolu bir adam.

Tom seems to be slightly flustered.

Tom biraz kızıştırılmış gibi görünüyor.

Tom couldn't help but smile slightly.

Tom hafifçe gülmekten kendini alamadı.

He is slightly addicted to alcohol.

O biraz alkol bağımlısı.

Tom moved slightly away from Mary.

Tom, Mary'den biraz uzaklaştı.

Tom seemed to be slightly annoyed.

Tom biraz sinirlenmiş gibi görünüyordu.

Camels are slightly slower than horses.

Develer atlardan biraz daha yavaştır.

But here's something that's slightly more contentious:

Ancak biraz daha tartışmalı bir konu var:

This is a slightly more dangerous dimension

bu biraz daha tehlikeli bir boyut

The tower leaned slightly to the left.

Kule sola doğru hafifçe eğildi.

- I'm slightly hungry.
- I'm a bit hungry.

Biraz açım.

The tower leaned slightly to the west.

Kule batıya doğru hafifçe eğildi.

It seems my clock is slightly off.

Saatim biraz bozuk gibi görünüyor.

Tom is swaying slightly with the music.

Tom müzikle hafifçe sallanıyor.

Tom was asleep in bed, snoring slightly.

Tom hafifçe horlayarak yatakta uyuyordu.

Tom is slightly under the weather today.

Tom, bugün biraz keyfsiz.

Tom is just slightly taller than Mary.

Tom sadece Mary'den biraz daha uzun.

And maybe make them feel slightly less alone.

yalnız hissettirmemle ilgili şeylerdir.

You've got to calculate some slightly different numbers.

biraz farklı hesaplar yapmak zorundasınız.

He was slightly injured in a traffic accident.

Bir trafik kazasında hafif yaralandı.

You like the slightly sour chocolates, don't you?

Hafif ekşi çikolataları seversin, değil mi?

- I'm a little bit hungry.
- I'm slightly hungry.

Ben biraz açım.

Many drivers drive slightly over the speed limit.

Birçok sürücü hız sınırının biraz üzerinde sürer.

Ten people were slightly injured in the accident.

On kişi kazada hafif yaralandı.

Tom opened the curtains slightly and looked outside.

Tom perdeleri biraz açtı ve dışarıya baktı.

Tom often drives slightly over the speed limit.

Tom çoğunlukla hız limitinin biraz üzerinde sürer.

Tom usually drives slightly over the speed limit.

Tom genellikle hız limitinin biraz üzerinde araç kullanır.

Tom's room is only slightly larger than Mary's.

Tom'un odası Mary'ninkinden sadece biraz daha büyük.

Tom owes Mary slightly over a thousand dollars.

Tom bin doların biraz üstünde Mary'ye borçlu.

- Tom was somewhat excited.
- Tom was slightly excited.

Tom biraz heyecanlıydı.

They're just making me think really slow. [echoing slightly]

Düşünme hızımı çok yavaşlatıyorlar.

Quality drops slightly when the microphone is turned on

mikrofon açıldığında kalite birazcık düşüyor

- I know her slightly.
- I know her a bit.

Onu biraz tanıyorum.

Cut the quartered pak-choi into, slightly wide, strips.

Dörde bölünmüş Çin lahanasını biraz geniş şeritler halinde kesin.

Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.

Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.

- Tom seemed kind of upset.
- Tom looked slightly upset.

Tom biraz üzgün görünüyordu.