Translation of "Selling" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Selling" in a sentence and their turkish translations:

What's Mary selling?

Mary ne satıyor?

What's Tom selling?

Tom ne satıyor?

He's selling flowers.

O, çiçek satıyor.

- I am selling my goats.
- I'm selling my goats.

Keçilerimi satıyorum.

- Selling motorcars is my business.
- Selling cars is my job.
- Selling cars is my business.

Benim işim arabalar satmaktır.

What are you selling?

Ne satıyorsunuz?

I'm not selling anything.

Bir şey satmıyorum.

I'm selling my car.

Arabamı satıyorum.

They've stopped selling those.

Onları satmayı bıraktılar.

What are they selling?

Onlar ne satıyorlar?

What is she selling?

O ne satıyor?

Tom isn't selling anything.

Tom bir şey satmıyor.

Selling newspapers isn't easy.

Gazete satmak kolay değildir.

I'm not selling flowers.

Ben çiçek satmıyorum.

I'm selling my boat.

Ben teknemi satıyorum.

We're selling the house.

Evi satıyoruz.

- They are selling fish and meat.
- They're selling fish and meat.

Balık ve et satıyorlar.

Legalize weed selling and consumption.

ot satışını ve tüketimini yasallaştıran ilk ülkeydi.

You are selling him short.

- Onu küçümsüyorsun.
- Onu hafife alıyorsun.

Tom is selling his sheep.

Tom koyununu satıyor.

Tom was happy selling shoes.

Tom ayakkabı satmaktan mutluydu.

Bill's work is selling cars.

Bill'in işi otomobil satmaktır.

She's selling Girl Scout cookies.

O, kız izci kurabiyeleri satıyor.

Selling motorcars is my business.

Arabalar satmak benim işim.

They won't be selling anything.

Onlar herhangi bir şey satmayacak.

We're not selling our house.

Evimizi satmıyoruz.

Tom is selling his house.

Tom evini satıyor.

She's selling drugs at concerts.

O, konserlerde uyuşturucu satıyor.

This bookstore stopped selling JUMP.

Bu kitapçı JUMP satışını durdurdu.

Selling cars is my job.

Arabaları satmak benim işimdir.

You are selling your soul.

Ruhunu satıyorsun.

Are you selling your car?

- Arabanı mı satıyorsun?
- Arabanı satıyor musun?

Layla was selling gorgeous hijabs.

Leyla göz kamaştırıcı başörtüleri satıyordu.

Computers are really selling like hotcakes.

Bilgisayarlar gerçekten peynir ekmek gibi satılıyor.

He is engaged in selling cars.

O, araba satışı ile uğraşıyor.

I'm not selling you my car.

Arabamı sana satmıyorum.

This store is currently selling vegetables.

Bu mağaza şu anda sebze satıyor.

Whatever you're selling, I'm not interested.

Ne satarsan sat ilgilenmiyorum.

I am selling a new car.

Ben yeni bir araba satıyorum.

She is selling a new hat.

Yeni bir şapka satıyor.

She's selling an old-fashioned hat.

O eski moda bir şapka satıyor.

She's only interested in selling books.

O sadece kitapların satışıyla ilgileniyor.

Google makes money by selling advertising.

Google reklam satarak para kazanır.

He's thinking of selling his house.

O, evini satmayı düşünüyor.

This book is selling like hotcakes.

Bu kitap çok satıyor.

These shirts are selling like hotcakes.

Bu gömlekler peynir ekmek gibi satılıyor.

Why is Tom selling his house?

Tom neden evini satıyor?

I don't want what you're selling.

Sattığın şeyi istemiyorum.

Why are you selling this furniture?

Bu mobilyaları neden satıyorsunuz?

Why are you selling your house?

Evinizi neden satıyorsunuz?

Terrorists are selling fakes to fund attacks,

Teröristler saldırıları karşılamak için sahte mal satıyor,

Apple is selling zero phones a year.

Apple yılda sıfır telefon satıyor.

Tickets are selling fast in every city.

Biletler, tüm şehirlerde çabuk satılıyor.

I talked him into selling his house.

Onu evini satmaya ikna ettim.

Why is your brother selling his house?

Kardeşin evini neden satıyor?

We can't fix this by selling stuff!

Eşya satarak bunu tamir edemeyiz.

We wouldn't dream of selling our house.

Biz evimizi satmayı hayal etmedik.

Tom was caught selling drugs to kids.

Tom çocuklara uyuşturucu satarken yakalandı.

I'm selling my car at a loss.

Arabamı zararına satıyorum.

You should trying selling your products online.

Ürünlerini çevrim içi satmaya çalışmalısın.

Tom went to prison for selling drugs.

Tom uyuşturucu sattığı için ceza evine gitti.

Tom Jackson's new book isn't selling well.

Tom Jackson'un yeni kitabı iyi satmıyor.

We aren't selling our house to Tom.

Evimizi Tom'a satmıyoruz.

I'm seriously thinking of selling my house.

Evimi satmayı ciddi ciddi düşünüyorum.

Facebook makes money by selling targeted advertising.

Facebook hedeflenmiş reklam satarak para kazanır.

This book is selling well these days.

Bu kitap bu günlerde iyi satıyor.

Who are you selling your car to?

Arabanı kime satıyorsun?

They were only interested in selling books.

Onlar sadece kitap satışıyla ilgileniyordu.

Tom's work is selling second-hand cars.

Tom'un işi ikinci-el arabalar satmaktır.

Tom is thinking of selling his house.

Tom evini satmayı düşünüyor.

It's like selling shoes to a shoemaker.

Bu, tereciye tere satmak gibi bir şey.

That toy is selling like hot cakes.

- O oyuncak kapış kapış satılıyor.
- O oyuncak çok satılıyor.

I'm not very good at selling myself.

Kendimi beğendirmede çok iyi değilim.

Why should I buy what you're selling?

Neden sattığınızı almalıyım?

Layla made her millions by selling paper.

Leyla kağıt satarak milyonlarını kazandı.

I'm not interested in anything you're selling.

Sattığınız hiçbir şeyle ilgilenmiyorum.

Sami's books are selling like hot cakes.

- Sami'nin kitapları sıcak kek gibi satıyor.
- Sami'nin kitapları peynir ekmek gibi satıyor.

Sami was buying and selling used cars.

Sami kullanılmış araba alıp satıyordu.

Tom is thinking of selling his car.

Tom arabasını satmayı düşünüyor.

His work is selling second-hand cars.

İşi ikinci el araba satmak.

Tom was caught selling drugs to teenagers.

Tom gençlere uyuşturucu satarken yakalandı.

With those who are selling their private leftovers.

bu ilaçları satan kişiler arasında bağlantı kuruyor.

And started selling his locally made goods online.

ve yerel ürünleri internet üzerinden satmaya başladı.

You can make 2,000 percent selling fakes online

Ama daha az risk ya da ceza ile sahtelerini internette satarak

The famous author created another best-selling book.

Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.

I think he makes money by selling fish.

Sanırım o, balık satarak para kazanır.

He is selling it just as it is.

O, onu olduğu gibi satıyor.

She earns a living by selling her paintings.

O, tablolarını satarak geçimini sağlıyor.

Tom is selling it just as it is.

Tom onu olduğu gibi satıyor.

What are you selling in your little bucket?

Bu küçük dükkanınızda ne satıyorsunuz?

Tickets are selling fast and space is limited.

Biletler hızla satılıyor ve yer sınırlı.