Translation of "Prejudiced" in Turkish

You're prejudiced.

Sen önyargılısın.

I'm prejudiced.

Ben önyargılıyım.

We're prejudiced.

Biz önyargılıyız.

Tom is prejudiced.

Tom önyargılı.

You're prejudiced, aren't you?

Sen önyargılısın, değil mi?

Tom is quite prejudiced.

Tom oldukça ön yargılı.

Tom is extremely prejudiced.

Tom son derce ön yargılı.

These people are prejudiced.

Bu insanlar önyargılı.

- We're biased.
- We're prejudiced.

Biz ön yargılıyız.

- I think Tom is prejudiced.
- I think that Tom is prejudiced.

Sanırım Tom önyargılı.

- I know that Tom is prejudiced.
- I know Tom is prejudiced.

Tom'un ön yargılı olduğunu biliyorum.

- Tom admitted that he was prejudiced.
- Tom admitted he was prejudiced.

Tom önyargılı olduğunu itiraf etti.

- I suspect Tom is prejudiced.
- I suspect that Tom is prejudiced.

Tom'un önyargılı olduğundan şüpheleniyorum.

- I wonder if Tom is prejudiced.
- I wonder whether Tom is prejudiced.

Tom'un önyargılı olup olmadığını merak ediyorum.

He is prejudiced against her.

O ona karşı önyargılıdır.

Tom is prejudiced, isn't he?

Tom ön yargılı, değil mi?

People here are very prejudiced.

Burada insanlar çok önyargılı.

Tom and Mary are prejudiced.

Tom ve Mary önyargılı.

Tom is quite prejudiced, isn't he?

Tom oldukça ön yargılı, değil mi?

He was prejudiced against women drivers.

Kadın sürücülere karşı önyargılıydı.

- Are you prejudiced?
- Are you biased?

Sen önyargılı mısın?

Tom knew that Mary was prejudiced.

Tom, Mary'nin önyargılı olduğunu biliyordu.

- Tom told me that he thought Mary was prejudiced.
- Tom told me he thought Mary was prejudiced.
- Tom told me he thought that Mary was prejudiced.
- Tom told me that he thought that Mary was prejudiced.

Tom bana Mary'nin önyargılı olduğunu düşündüğünü söyledi.

- I wonder if Tom is prejudiced.
- I wonder whether Tom is prejudiced.
- I wonder whether Tom is prejudiced or not.
- I wonder whether Tom is biased or not.

Tom'un önyargılı olup olmadığını merak ediyorum.

I didn't think Tom would be so prejudiced.

Tom'un bu kadar önyargılı olacağını düşünmemiştim.

Tom told Mary that he thought John wasn't prejudiced.

Tom Mary'ye, John'un önyargılı olmadığını düşündüğünü söyledi.

- I suspect Tom and Mary are prejudiced.
- I suspect that Tom and Mary are prejudiced.
- I suspect that Tom and Mary are biased.

Tom ve Mary'nin önyargılı olduğundan şüpheleniyorum.

You seem to be prejudiced against ideas that come from foreign countries.

Yabancı ülkelerden gelen fikirlere ön yargılı gibi görünüyorsun.

- Tom may be biased.
- Tom might be biased.
- Tom may be prejudiced.
- Tom could be biased.

Tom önyargılı olabilir.