Examples of using "Nation" in a sentence and their turkish translations:
biz millet olarak
CHAEBOL MİLLET
Daha gelişmiş bir ulus,
daha huzurlu bir ulustur.
Dil yoksa ulus da yoktur.
Ulus büyüyordu.
Millet kutuplaşmış durumda.
Biz barış seven bir milletiz.
Millet varlığı sona erdi.
Bir ulusu kovabilir misin?
Bütün ulus barış istiyor.
Japonya güçlü bir ulustur.
Elbonia dolandırıcı bir millettir.
Ulus barış halindeydi.
Cezayir güçlü bir ülke.
İlaç kullanma ülkesinde yaşıyoruz.
yok yahu bu millet için yaptı
Her ulusun kendine özgü bir karakteri vardır.
Her ulusun kendi efsaneleri vardır.
Japonya güçlü bir ulus oldu.
Tüm milletler kendi sürekliliğini arar.
Her milletin kendi dili vardır.
Ulus son zamanlarda bağımsızlığını ilan etti.
Türkler çok arkadaş canlısı bir ulustur.
Her ulus dünya barışını arzular.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Bir dilenci milleti haline geldik.
- Türkiye futbol delisi bir ülke.
- Türkiye futbolla yatılıp futbolla kalkılan bir ülke.
Cezayir Müslüman çoğunluklu bir ülke.
Amerika Birleşik Devletleri, kendisini dünyanın en özgür ülkesi olarak hayal ediyor.
geriye tek bir yol kalıyor.
daha fazla insan hapsediyor.
Enes Doğan milletçe alkışlıyoruz demiş
Japonya ekonomi olarak güçlü bir ulus oldu.
Bütün millet seçimlerde oy kullandı.
Amerika en demokratik ulus değildir.
Hiç herhangi bir milletin iki tane kralı oldu mu?
- Hayatını milleti için verdi.
- Millet için hayatını feda etti.
Edebiyat bir milletin geleceğidir.
Bütün millet kahramanın ölümüne yas tuttu.
1975 te, Angola özgür bir ülke oldu.
Ulusumuz beyzbola çok düşkündür.
Milletin daha fazla ve daha iyi öğretmenlere ihtiyacı var.
Tom, milletin bir kahramanıdır.
Cezayir modern ve uygar bir ülke.
Ordu, devlet içinde bir devlettir, çağımızın kötülüklerinden biridir.
Yaklaşık 14.000 pars ülkede başıboş şekilde dolaşıyor,
çünkü çabuk unutan bir milletiz biz
Napolyon, İngilizleri bir esnaf milleti olarak nitelendirdi.
Hiçbir ulus diğerlerinden tamamen ayrılmış olamaz.
Tüm ulus haberden memnun oldu.
Başkan TV'de ulusa seslendi.
Başkan ulusa sesleniş konuşması yaptı.
Bir bayrak, milletin bir sembolüdür.
Millet kralın ölümünün yasını tuttu.
Kürtlerin kendi devletleri yok.
Sekiz Ağustosta Ulusa seslendi.
O, hiçbir ulusun gerçekten istemediği bir savaştı.
Jefferson milletin emin ellerde olduğuna inanıyordu.
Amerika Birleşik Devletleri 1776 yılında bir ulus oldu.
Biz bu kasabayı Sırp ulusuna veririz.
Bu milletin tarihi şiddet üzerine yazıldı.
Ama milletime karşı sorunluluklarım her zaman öncelikliydi.
Collins sözlüğü bu terimi "kendi ulusuna bağlılık" diye tanımlıyor
Ülke yardım için Birleşmiş Milletler'e başvurdu.
Meksika, Amerika Birleşik Devletleriyle sınırları olan bir millettir.
Tüm millet, yoksulluğa karşı bir savaş yürütüyor.
Singapur, New York kentinden daha küçük bir ulustur.
Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.
Biz hükümetin bütün ulusa hizmet etmesini istiyoruz.
O kriz milleti ikiye bölünmekle tehdit etti.
Ulusumuza yol gösterecek güçlü bir kişiye ihtiyacımız var.
Ülke 1962'de Hindistan'la diplomatik ilişkiler kurdu.
Güney Louisiana'da Birleşik Houma Halkı ile başladım.
Yani aslında bu hiç yardımcı olmazdı, şayet bir millet --
korku ve öfkeyle bölünmüş olan bir millet için tehlikedir.
Bizler ulusumuzun sokaklarında,
Vatanseverler kendi milletinin haklarını savundu.
Polonya 120 yıl boyunca bir ulus olarak var olmayı durdurdu.
Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.
O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
Japonlar Amerikanın çok ırklı bir ulus olduğunu unutmamalı.
Ülke çapında bir ekonomik patlama ile ziyaret edildik.
Japonya bir sanayi ülkesidir.
Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.
Zzengin veya fakir her ulusun kendi güçlü ve zayıf yönleri vardır.
Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez.
Ulusun refahı hükümetin sorumluluğudur.
Bugün bütün ulus için yas günüdür.
- Bu küçük Pasifik adası halkı iklim değişikliği tarafından tehdit edilmektedir.
- Bu küçük Pasifik adası ulusu iklim değişikliği tehdidi altındadır.