Translation of "Nation" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Nation" in a sentence and their turkish translations:

As we nation

biz millet olarak

THE CHAEBOL NATION  

CHAEBOL MİLLET

A more developed nation,

Daha gelişmiş bir ulus,

A more peaceful nation.

daha huzurlu bir ulustur.

No language, no nation.

Dil yoksa ulus da yoktur.

The nation was growing.

Ulus büyüyordu.

The nation is polarized.

Millet kutuplaşmış durumda.

- We are a peace-loving nation.
- We're a peace-loving nation.

Biz barış seven bir milletiz.

The nation ceased to exist.

Millet varlığı sona erdi.

Can you fire a nation?

Bir ulusu kovabilir misin?

The whole nation wants peace.

Bütün ulus barış istiyor.

Japan is a mighty nation.

Japonya güçlü bir ulustur.

Elbonia is a rogue nation.

Elbonia dolandırıcı bir millettir.

The nation was at peace.

Ulus barış halindeydi.

Algeria is a strong nation.

Cezayir güçlü bir ülke.

We live in a medication nation.

İlaç kullanma ülkesinde yaşıyoruz.

No yahu did for this nation

yok yahu bu millet için yaptı

Every nation has its peculiar character.

Her ulusun kendine özgü bir karakteri vardır.

Every nation has its own myths.

Her ulusun kendi efsaneleri vardır.

Japan has become a powerful nation.

Japonya güçlü bir ulus oldu.

Every nation seeks to perpetuate itself.

Tüm milletler kendi sürekliliğini arar.

Every nation has its own language.

Her milletin kendi dili vardır.

The nation recently declared its independence.

Ulus son zamanlarda bağımsızlığını ilan etti.

Turks are a very friendly nation.

Türkler çok arkadaş canlısı bir ulustur.

Every nation longs for world peace.

Her ulus dünya barışını arzular.

Sovereignty unconditionally belongs to the nation.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

We've become a nation of beggars.

Bir dilenci milleti haline geldik.

Turkey is a football-crazy nation.

- Türkiye futbol delisi bir ülke.
- Türkiye futbolla yatılıp futbolla kalkılan bir ülke.

Algeria is a Muslim-majority nation.

Cezayir Müslüman çoğunluklu bir ülke.

- America fancies itself the world's freest nation.
- The United States fancies itself the world's freest nation.

Amerika Birleşik Devletleri, kendisini dünyanın en özgür ülkesi olarak hayal ediyor.

For being a nation built on violence.

geriye tek bir yol kalıyor.

Than almost any nation on the planet.

daha fazla insan hapsediyor.

Enes Doğan said we applaud the nation

Enes Doğan milletçe alkışlıyoruz demiş

Japan has economically become a powerful nation.

Japonya ekonomi olarak güçlü bir ulus oldu.

The whole nation voted in the election.

Bütün millet seçimlerde oy kullandı.

America is not the most democratic nation.

Amerika en demokratik ulus değildir.

Has any nation ever had two kings?

Hiç herhangi bir milletin iki tane kralı oldu mu?

He gave his life for the nation.

- Hayatını milleti için verdi.
- Millet için hayatını feda etti.

Literature is the future of a nation.

Edebiyat bir milletin geleceğidir.

The whole nation mourned the hero's death.

Bütün millet kahramanın ölümüne yas tuttu.

In 1975, Angola became a free nation.

1975 te, Angola özgür bir ülke oldu.

Our nation is very fond of baseball.

Ulusumuz beyzbola çok düşkündür.

The nation needed more and better teachers.

Milletin daha fazla ve daha iyi öğretmenlere ihtiyacı var.

Tom is a hero of the nation.

Tom, milletin bir kahramanıdır.

Algeria is a modern and civilized nation.

Cezayir modern ve uygar bir ülke.

An army is a nation within a nation; it is one of the vices of our age.

Ordu, devlet içinde bir devlettir, çağımızın kötülüklerinden biridir.

Some 14,000 leopards run loose throughout the nation,

Yaklaşık 14.000 pars ülkede başıboş şekilde dolaşıyor,

Because we are a nation that quickly forgets

çünkü çabuk unutan bir milletiz biz

Napoleon called the English a nation of shopkeepers.

Napolyon, İngilizleri bir esnaf milleti olarak nitelendirdi.

No nation can exist completely isolated from others.

Hiçbir ulus diğerlerinden tamamen ayrılmış olamaz.

The entire nation was glad at the news.

Tüm ulus haberden memnun oldu.

The President spoke to the nation on TV.

Başkan TV'de ulusa seslendi.

The President made an address to the nation.

Başkan ulusa sesleniş konuşması yaptı.

A flag is a symbol of the nation.

Bir bayrak, milletin bir sembolüdür.

The nation mourned the death of the king.

Millet kralın ölümünün yasını tuttu.

The Kurds do not have their own nation.

Kürtlerin kendi devletleri yok.

He spoke to the nation on August eighth.

Sekiz Ağustosta Ulusa seslendi.

It was a war no nation really wanted.

O, hiçbir ulusun gerçekten istemediği bir savaştı.

Jefferson believed the nation was in good hands.

Jefferson milletin emin ellerde olduğuna inanıyordu.

The United States became a nation in 1776.

Amerika Birleşik Devletleri 1776 yılında bir ulus oldu.

We give this town to the Serb Nation.

Biz bu kasabayı Sırp ulusuna veririz.

The history of this nation was founded in violence.

Bu milletin tarihi şiddet üzerine yazıldı.

But my obligations to my nation were always superior.

Ama milletime karşı sorunluluklarım her zaman öncelikliydi.

Collins defines it as a "devotion to one's nation,"

Collins sözlüğü bu terimi "kendi ulusuna bağlılık" diye tanımlıyor

The country appealed to the United Nation for help.

Ülke yardım için Birleşmiş Milletler'e başvurdu.

Mexico is a nation that borders the United States.

Meksika, Amerika Birleşik Devletleriyle sınırları olan bir millettir.

The whole nation is waging a war against poverty.

Tüm millet, yoksulluğa karşı bir savaş yürütüyor.

Singapore is a nation smaller than New York City.

Singapur, New York kentinden daha küçük bir ulustur.

A nation creates music — the composer only arranges it.

Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.

We want the government to serve the whole nation.

Biz hükümetin bütün ulusa hizmet etmesini istiyoruz.

That crisis threatened to split the nation in two.

O kriz milleti ikiye bölünmekle tehdit etti.

We need a strong person to lead our nation.

Ulusumuza yol gösterecek güçlü bir kişiye ihtiyacımız var.

The nation established diplomatic relations with India in 1962.

Ülke 1962'de Hindistan'la diplomatik ilişkiler kurdu.

I started in south Louisiana with the United Houma Nation.

Güney Louisiana'da Birleşik Houma Halkı ile başladım.

So it doesn't really help if one nation kind of --

Yani aslında bu hiç yardımcı olmazdı, şayet bir millet --

The dangers to a nation riven by anger and fear.

korku ve öfkeyle bölünmüş olan bir millet için tehlikedir.

We have seen literally in the streets of our nation

Bizler ulusumuzun sokaklarında,

The patriots stood up for the rights of their nation.

Vatanseverler kendi milletinin haklarını savundu.

Poland ceased to exist as a nation for 120 years.

Polonya 120 yıl boyunca bir ulus olarak var olmayı durdurdu.

The new nation is under the economic influence of Japan.

Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.

That country intervened in the internal affairs of our nation.

O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.

He argued for our forming the alliance with that nation.

O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.

Japanese should not forget that America is a multiracial nation.

Japonlar Amerikanın çok ırklı bir ulus olduğunu unutmamalı.

We have been visited by a nation-wide economic boom.

Ülke çapında bir ekonomik patlama ile ziyaret edildik.

- Japan is an industrial nation.
- Japan is an industrial country.

Japonya bir sanayi ülkesidir.

He can't run his own family, let alone a nation!

Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.

Every nation, rich or poor, has its strengths and weaknesses.

Zzengin veya fakir her ulusun kendi güçlü ve zayıf yönleri vardır.

A nation need not necessarily be powerful to be great.

Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez.

The well being of the nation is the government's responsibility.

Ulusun refahı hükümetin sorumluluğudur.

Today is a day of mourning for the whole nation.

Bugün bütün ulus için yas günüdür.

This small Pacific island nation is threatened by climate change.

- Bu küçük Pasifik adası halkı iklim değişikliği tarafından tehdit edilmektedir.
- Bu küçük Pasifik adası ulusu iklim değişikliği tehdidi altındadır.