Translation of "Literature" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Literature" in a sentence and their turkish translations:

He studies contemporary literature.

Çağdaş edebiyat okuyor.

Sami teaches Spanish literature.

Sami, İspanyol edebiyatı dersi verir.

Reviewed the literature and found

literatürü taradılar ve

Through my interactions with literature,

Edebiyat ile etkileşimlerim sayesinde

Literature teaches us about humanity.

Edebiyat bize insanlık hakkında öğretir.

I will lecture on literature.

Ben edebiyat üzerine ders vereceğim.

She majors in French literature.

O, Fransız edebiyatını asıl branş olarak almaktadır.

You are good at literature.

Edebiyatta iyisin.

Tom likes reading English literature.

Tom İngiliz edebiyatı okumayı sever.

Do you like French literature?

Fransız edebiyatını beğenir misin?

He majors in English literature.

Onun ana dalı İngiliz edebiyatıdır.

He majors in modern literature.

O, modern edebiyatı asıl branş olarak alıyor.

Tom enjoys reading French literature.

Tom Fransız edebiyatı okumayı sever.

He is proficient in literature.

O, edebiyatta yeterli.

I like reading English literature.

İngiliz edebiyatı okumayı seviyorum.

He likes reading English literature.

O İngiliz edebiyatı okumayı seviyor.

She likes reading English literature.

İngiliz edebiyatı'nı okumayı seviyor.

Mary likes reading English literature.

Mary İngiliz edebiyatı okumaktan hoşlanır.

We like reading English literature.

Biz İngiliz edebiyatı okumayı seviyoruz.

They like reading English literature.

Onlar İngiliz edebiyatını seviyor.

He is studying modern literature.

Modern edebiyat eğitimi alıyor.

I'm interested in French literature.

Fransız edebiyatına ilgi duyuyorum.

He's a professor of literature.

Edebiyat profesörü.

- He is well acquainted with French literature.
- He is very knowledgeable about French literature.

Fransız edebiyatına aşinadır.

I'm very interested in classical literature.

Klasik edebiyatla çok ilgileniyorum.

He's a translator of Turkish literature.

O, Türk edebiyatının bir çevirmenidir.

He majored in modern French literature.

O, modern Fransız edebiyatında ihtisas yaptı.

I am interested in American literature.

Amerikan edebiyatına ilgi duyuyorum.

Is Mr Sato good at literature?

Bay Sato'nun edebiyatı iyi midir?

Reading of literature nourishes the mind.

Edebiyat okumak zihnimizi besler.

We talked about poetry and literature.

Biz şiir ve edebiyat hakkında konuştuk.

He's a student of Japanese literature.

O bir Japon edebiyatı öğrencisidir.

Tom is interested in French literature.

Tom Fransız edebiyatına ilgi duyuyor.

Tom likes to read French literature.

Tom, Fransız edebiyatını okumayı sever.

- She went to Italy in order to study literature.
- She went to Italy to study literature.

Edebiyat okumak için İtalya'ya gitti.

- I am not as interested in literature as you.
- I'm not as interested in literature as you.
- I'm not as interested in literature as you are.

Edebiyata senin kadar ilgi duymuyorum.

The professor is familiar with contemporary literature.

Profesör çağdaş edebiyata aşinadır.

He is well read in English literature.

İngiliz edebiyatında çok bilgilidir.

My literature course interests me a lot.

Edebiyat dersim benim çok ilgimi çekiyor.

He won the Nobel Prize for Literature.

O, Nobel Edebiyat ödülünü kazandı.

Tom is a teacher of Chinese literature.

Tom bir Çin edebiyatı öğretmenidir.

Literature is the future of a nation.

Edebiyat bir milletin geleceğidir.

Tom majored in Japanese literature in college.

Tom üniversitede Japon edebiyatında ihtisas yaptı.

He read English Literature at Oxford University.

Oxford Üniversitesinde İngiliz Edebiyatı okudu.

Tom majored in literature at the university.

Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.

Tom is a professor of Chinese literature.

Tom bir Çin edebiyatı profesörüdür.

You like reading English literature, don't you?

İngiliz edebiyatı okumayı seversin, değil mi?

I majored in literature at the university.

Ben üniversitede edebiyat alanında ihtisas yaptım.

He majored in literature at the university.

O, üniversitede edebiyat alanında ihtisas yaptı.

She majored in literature at the university.

- O, üniversitede edebiyat alanında uzmanlaştı.
- Üniversitede edebiyat okudu.

Mary majored in literature at the university.

Mary üniversitede edebiyat konusunda ihtisas yaptı.

We majored in literature at the university.

Biz üniversitede edebiyat alanında ihtisas gördük.

They majored in literature at the university.

Onlar üniversitede edebiyat alanında ihtisas yaptılar.

I majored in American literature at college.

Üniversitede Amerikan edebiyatı dalında öğrenim gördüm.

Literature can teach us much about ourselves.

Edebiyat bize kendimiz hakkında çok şey öğretebilir.

- He went to America to study American literature.
- He went to the United States to study US literature.

O, Birleşik Devletler edebiyatı eğitimi almak için Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti.

- He went to America for the purpose of studying American literature.
- He went to America to study American literature.
- He went to the United States to study US literature.

Amerikan edebiyatı eğitimi görmek için Amerika'ya gitti.

He devoted himself to the study of literature.

Kendini edebiyat çalışmasına adadı.

He is at home in modern English literature.

- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi biliyor.
- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi bilir.

Yet, we aren't as thoroughly connected with our literature.

Yine de edebiyatımızla tam olarak bağlantılı değiliz.

She went to Italy in order to study literature.

Edebiyat eğitimi almak için İtalya'ya gitti.

He seems to be at home in Greek literature.

O Yunan edebiyatında güvende gibi görünüyor.

Alienation is a common theme of twentieth-century literature.

Yabancılaşma yirminci yüzyıl edebiyatının ortak bir teması.

You majored in literature at the university, didn't you?

Sen üniversitede edebiyat okumuştun, değil mi?

He is already skilled in both math and literature.

Şimdiden hem matematikte hem de edebiyatta yeteneklidir.

It's one of the best known books in Brazilian literature.

Brezilya edebiyatındaki en tanınmış kitaplardan biri.

Unsatisfied libido is responsible for producing all art and literature.

Tüm edebi ve sanatsal çalışmaların kaynağı, tatmin edilmemiş libidodur.

In 1971, Pablo Neruda won the Nobel Prize in literature.

1971 yılında Pablo Neruda, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.

He's one of the most important figures in modern literature.

O, modern edebiyatının en önemli isimlerinden biridir.

I am studying English Literature at the University of Illinois.

İllinois Üniversitesinde İngiliz Edebiyatı okuyorum.

- She went to America for the purpose of studying English literature.
- She went to the United States for the purpose of studying English literature.

O, İngiliz Edebiyatı okumak amacıyla Amerika Birleşik Devletlerine gitti.

Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.

Birçok Avrupalı ​​araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.

He gave a series of lectures on Japanese literature at UCLA.

O, Kaliforniya Üniversitesinde Japon edebiyatı üzerine bir dizi konferans verdi.

He went to England for the purpose of studying English literature.

O, İngiliz edebiyatı okumak amacıyla İngiltere'ye gitti.

In France, the seventeenth century is the period of classical literature.

Fransa'da 17.yüzyıl klasik edebiyat dönemidir.

The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.

Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.

He went to America for the purpose of studying American literature.

O Amerikan edebiyatı okumak amacıyla Amerika'ya gitti.

Do you know who won the last Nobel Prize in Literature?

Edebiyatta son Nobel Ödülünü kimin kazandığını biliyor musun?

Which goes to show you how truly limited the volume of literature

Bu da daha az yaygın kültürlerden çevrilen edebiyat hacminin

Given its prevalence in the popular media and the venture-funding literature,

Popüler medya ve girişim sermayesi literatüründeki yaygınlığını düşünerek

Professor Tom Shippey is an expert in Viking history and medieval literature.

Profesör Tom Shippey, Viking tarihi ve ortaçağ edebiyatı konusunda uzmandır.

According to the literature, octopus are supposed to be a nocturnal species.

Kaynakların dediğine göre, ahtapotlar gececil canlılar.

There is no point in trying to introduce Japanese literature to him.

Japon edebiyatını ona tanıtmaya çalışmanın bir faydası yok.

The last time I read classical Japanese literature was in high school.

Klasik Japon edebiyatını son kez lisede okudum.

Doctor L.L. Zamenhof (1859-1917) personally translated masterpieces of literature into Esperanto.

Doctor L.L. Zamenhof(1859-1917) edebiyatın başyapıtlarını Esperanto'ya çevirdi.

And it's part of one of the oldest written-down forms of literature,

ve yazılı edebiyatın en eski parçalarından biri

“The Satanic Verses” by Salman Rushdie is a real masterpiece of modern literature.

Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.

John is professor of French literature at Oxford and his wife is French.

John Oxford Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı profesörü ve eşi Fransız.

Now, one of the main ways in which you appreciate a work of literature

Şimdi, bir edebiyat çalışmasını takdir etmenin ana yollarından biri,

So one of the pieces of the oldest pieces of literature in the world.

yani dünya edebiyatının en eski örneklerinden biri.

Every perfect man in literature has always been created by the pen of a woman.

Edebiyattaki her kusursuz adam, her zaman bir kadının kalemi tarafından yaratıldı.

Japanese literature, in spite of its beauty and riches, is as yet inadequately known in the West.

Japon edebiyatı güzelliği ve zenginliklerine rağmen, şimdiye kadar batıda yetersiz olarak bilinmektedir.

"One Hundred Years of Solitude" is considered the most important work of Spanish literature since "Don Quixote."

"Yüzyıllık Yalnızlık" İspanyol edebiyatının "Don Kişot"tan bu yana en önemli eseri sayılır.

In Greek literature, the Seven Seas were the Aegean, Adriatic, Mediterranean, Black, Red, and Caspian seas, and the Persian Gulf.

Eski Yunan edebiyatında Yedi Deniz; Ege, Adriyatik, Akdeniz, Kara, Kızıl ve Hazar denizleri ile Basra Körfezi idi.