Examples of using "Listens" in a sentence and their turkish translations:
Hiç kimse dinlemiyor.
Tom dinler.
Onu kim dinler?
Tom asla dinlemez.
Kimse asla dinlemez.
Tom asla hiç kimseyi dinlemez.
O, öğretmeni dikkatlice dinliyor.
Artık kimse dinlemiyor.
Tom CNN dinler.
Tom'u kim dinler?
Kimse beni dinlemiyor.
Herkes seni dinliyor.
Tom jazz dinler.
Onu kim dinler?
Tom beni dinler.
Sami, Leyla'yı dinler.
Tom, Mary'yi asla dinlemez.
Tom, Fox News'u dinler.
O, dini müzik dinler.
Tom beni hiç dinlemez.
O beni hiç dinlemez.
O beni asla dinlemez.
Hiç kimse beni dinlemiyor.
- O, anne babasının sözünü dinler.
- O ebeveynlerine itaatkardır.
Tom klasik müzik dinler.
Tom sadece caz dinler.
Tom sadece internete kopyalanan yayınları dinler.
- O, anne babasının sözünü dinler.
- O ebeveynlerine itaatkardır.
Kimse bir sineği dinlemez.
O, sizin her dediğinizi dinler.
Her zaman ciddi müzik dinler.
Tom neredeyse hiç müzik dinlemez.
- Sadece indie müzik dinler.
- Sadece alternatif müzik dinler.
O, öğretmene hiç kulak vermez.
O, öğretmeni hiç dinlemez.
Tom genellikle klasik müzik dinler.
Hiç kimse beni dinlemiyor.
Tom sadece klasik müzik dinler.
Tom asla öğretmenini dinlemez.
Babam klâsik müzik dinler.
Tom sadece punk rock dinler.
Babam klasik müzik dinler.
Sami sadece klasik müzik dinler.
Tom asla annesini dinlemez.
Tom sadece heavy metal dinliyor..
Anlarsın işte, beni hiç dinlemiyor
O, çay içer ve müzik dinler.
Tom dinliyor.
Tom hemen hemen hiç radyo dinlemez.
Umarım o beni dinler.
Sen yanlış bir şey söyleyinceye kadar kimse dinlemez.
Tom evde nadiren müzik dinler.
Delilerden başka kimse bu müziği dinlemez.
Tom asla söylediğim şeyi dinlemez.
Hiç kimse beni dinlemiyor.
Sığ sularda çırpınan somonların sesine kulak verir.
O bir kısa dalga radyo istasyonu dinliyor.
Sovyet Rusya'da, radyo dinleyiciyi dinler!
O, babasının söylediğini asla dinlemez.
Konuştuğum zaman kimse beni dinlemiyor.
Tom, öğretmenin söylediğini asla dinlemez.
Tom kahvaltı yaparken radyo dinler.
Tom ne zaman araba kullanıyor olsa radyo dinler.
Herkes şarkı dinler ve heyecanlanır.
Kahvaltı yaparken radyo dinler.
- O onu dinler.
- O onu dinliyor.
Tom'a tavsiye veremem. O beni hiç dinlemez.
O hep radyodaki haberleri dinler.
Kimse dinlemiyor.
Hakim konuştuğunda, mahkeme salonundaki herkes dinler.
Erkek kardeşim ambient denilen bir müzik türünü dinler.
Hükümet sonunda insanları dinliyor.
Tom, Mary'yi dinliyor.
Sık sık benim yanıma oturur ve müzik dinler.
O sadece ellili yılların rock gruplarını dinler.
ve ona beni hiç dinlemediğini söylediğimde
Tom çok konuşmaz fakat konuşursa herkes dinler.
Tom sadece opera dinlediğinde iç huzur bulur.
Korkarım onu değiştiremeyiz. Kimse bizi dinlemiyor.
Başka biri dinlemese bile o onu dinler.
O söylemeye çalıştığım şeyi asla dinlemez.
Tom genelde klasik rock çalan bir radyo istasyonunu dinler.
Tom dinliyor.
Birinin dinlediği müzik türü bir tercih meselesidir.
Tom her zaman kahvaltı yaparken radyoda haber dinler.