Examples of using "Jar" in a sentence and their turkish translations:
O kavanozu bana ver.
Kavanoz boş.
Benim kavanozum sızıntı yapıyor.
Bu kavanozu açamıyorum.
Reçel kavanozda gelir.
Kurabiye kavanozu boştu.
Bu kavanozu açamıyorum.
Tom kavanozu açamadı.
Tom kavanozu açmaya çalıştı.
Kurabiyeler kavanozda.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatmayın.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatma.
Kapak kavanoz üzerine vidalanır.
Kavanozun üstünde etiket var.
Bu kapak o kavanoza aittir.
Tom kavanozu açamadı.
Tom kavanozu benim için açtı.
Sami bir kavanoz kornişon turşusu satın aldı.
Bu kavanozun kapağını açamadım.
- Kavanozda biraz şekerleme var.
- Kavanozda birkaç kurabiye var.
Kavanozda çok şeker var mıdır?
Bu kavanozu benim için açabilir misin?
Tom parayı bahşiş kavanozuna koydu.
Mary, Tom'un beynini bir kavanozda tutuyor.
Bu kavanozu benim için açabilir misin?
Kavanozumda bir kazanova var.
Kavanozda kaç tane fasulye var?
Tom hâlâ kavanozu açmaya çalışıyor.
- Tom bozuk parasını büyük bir kavanozda saklıyor.
- Tom penisini büyük bir kavanozda tutuyor.
Birisi kurabiye kavanozundaki bütün kurabiyeleri yedi.
Tom kavanozu aldı ve etiketi okudu.
Oğlumu kurabiye kavanozundan çalarken yakaladım.
- Bu kavanoz iki litre sıcak su tutabilir.
- Bu sürahi iki litre sıcak su tutabilir.
Kavanozu açmaya çalıştım ama açamadım.
Tom fıstık ezmesi kavanozunun kapağını yerine koydu.
Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.
Peni dolu bir kavanozun değeri nedir?
Biri bu kavanozda kaç peni olduğunu tahmin edebilir mi?
Biri bu kavanozda ne kadar para olduğunu tahmin edebilir mi?
Leyla kavanozu açamaz. Onun sadece bir eli var.
Biraz tuz istedim fakat kavanozda hiç yoktu.
Bu kavanozda kaç tane şekerleme olduğunu hiç kimse tahmin edemez.
Kavanoz yere çarptığında paramparçaydı.
Konserveler hava geçirmez bir conta ile kavanozda saklanmalıdır.
Tom penilerini biriktirir ve onları büyük bir kavanoza koyar.
ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar.
Tom bazı böcekler yakaladı ve onları bir kavanoza koydu. Sonra böcekler nefes alabilsin diye kavanozun kapağına bir delik açtı.
ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar. Tamam.
Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.
Tom kavanozdan bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yemekten hoşlanıyor.
Tom,onları koyduğu kavanozda yüzen kurbağa yavrularını izledi.
"Bu kavanozu açamıyorum. Yeterli gücüm yok." "Bırak ben yapayım."
ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar. Tamam.
Binlerce savaş esiri Türk'ü kazığa oturttur ardından Hamza Paşa'nın kellesini
Suçüstü yakalandı.
Kavanozda bir örümceğe bakar ve onu bahçede yakaladığı böceklerle besler.