Examples of using "Hung" in a sentence and their turkish translations:
- Telefonu kapadım.
- Telefonu kapattım.
Ben akşamdan kalmayım.
O, telefonu kapattı.
Birini astım.
Sami takıldı.
Tom ceketini astı.
Tokyo'nun üzerine sis çöktü.
Jüri karara varamadı.
Dişimizi sıktık.
Sen çamaşırları astın.
O telefonu yüzüme kapadı.
Tom beni kafasına taktı.
O ceketini astı.
O, sessizce telefonu kapadı.
Tom telefonu kapadı.
Tom telefonu Mary'nin yüzüne kapattı.
Utançla yüzünü eğdi.
Tom ceketini astı.
- Telefonu kapadım.
- Telefonu kapattım.
Onlar çamaşırları astı.
Ben Tom'a kafayı taktım.
Fadıl telefonu kapadı.
Tom, Mary'nin paltosunu astı.
Böyle asıyordu boynuna
Tavana asılmış lamba.
Resim baş aşağı asılı.
Resim baş aşağı asılı idi.
Arkadaşları ona bu ismi verdi.
O, resmi baş aşağı astı.
O utançla başını eğdi.
Konuşmayı bitirmeden telefonu kapattı.
- Tom, Mary'ye kafayı taktı.
- Tom, Mary'yi kafasına taktı.
- Tom, Mary'ye abayı yaktı.
Onlar utanç içinde başlarını eğdiler.
Hiç çamaşır astın mı?
O, işine sarıldı.
Çünkü onlar onu baş aşağı astılar.
Dün Tony ile takıldım.
Telefonu az önce kapattım.
Bir saat boyunca aylak aylak dolaştım.
Tom özür diledi ve sonra telefonu kapattı.
Tom ve Mary birlikte takıldılar.
Tom arkadaşları ile takıldı.
Alice utanç içinde başını eğdi.
O onu duvara astı.
Tom utançla başını eğdi.
Biz sadece takıldık ve konuştuk.
Tom ben bitirmeden önce telefonu kapadı
Ben dün Tom ile takıldım.
Sami kendini bir çarşafla astı.
Tom ve ben birlikte takıldık.
Sami hücresinde kendini astı.
Tom akşamdan kalma, değil mi?
Hiç kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.
- Çamaşırları ipe serdi.
- Çamaşırları ipe astı.
Kafesi saçaklardan asmıştı.
Pencereye güzel perdeler astı.
O, duvara bir resim astı.
O, ceketini bir askıya astı.
Duvara bir resim astım.
O, ceketini askıya astı.
Duvarda bir portre asılıydı.
Onun resimleri duvarda asılı.
Kardeşim resmi baş aşağı astı.
Telefonu kapattım ve onu tekrar aradım.
Tom resmi duvara astı.
Tom az önce telefonu kapattı.
Tom diplomasını duvara astı.
O, tavandan bir lamba astı.
Ben tabloyu duvara astım.
Biz kahvehanede takıldık.
Çocuk annesinin kolunu tuttu.
Mary elbiselerini ipe astı.
Dan soyunma odasında kendini astı.
Dan onun hapishane hücresinde kendini astı.
Onlar ceketlerini kapının arkasına astı.
Hoşça kal demeden telefonu kapadı.
Şapkamı kancaya astım.
Pencerenin üzerine bir perde astı.
Takvimi duvara astı.
O utanç içinde başını eğdi.
Tom ceketini gömme dolaba astı.
Tom duvara bir takvim astı.
Tom ceketini kancaya astı.
O, şapkasını bir çiviye astı.
Tom ceketini kancaya astı.
Fadıl yanlış insanlarla takıldı.
Tom yanlış insanlarla takıldı.
Tom, Mary'nin çizimini buzdolabına astı.
Saat duvarda asılı.
Tom dün arkadaşlarıyla takıldı.
Tom şapkasını çiviye astı.
Tom giysilerini çamaşır ipine astı.
Ceketimi dolaba astım.
Resimleri duvara astı.
O öfkeyle telefonu kapadı.
Ben bir şey söyleyemeden telefonu kapattı.
Tom'un telefonu yüzüme kapattığına inanamıyorum.
Tom yeni dart tahtasını duvara astı.