Examples of using "Hopeless" in a sentence and their turkish translations:
Ben umutsuzum.
- Sen umutsuzsun.
- Tuysem.
Umutsuz değil.
Ümitsiz.
Biz umutsuzuz.
Bak, bu ümitsiz.
- O umutsuzdu.
- Durum umutsuzdu.
Tom umutsuzdur.
Bu umutsuz.
Umutsuz görünüyor.
Umutsuz görünüyor.
Çok umutsuz.
Sami umutsuzdur.
Tom umutsuz bir romantik.
Durum ümitsizdir.
Sen gerçekten ümitsizsin.
O umutsuz bir durumdur.
O umutsuz bir vaka.
Bu umutsuz olabilir.
Onun hepsi çok umutsuz.
Durum umutsuz gibi görünüyor.
Durum çaresiz görünüyordu.
O kadar umutsuz değilsin.
Durum ümitsizdi.
O umutsuz bir romantik.
Ben umutsuz bir romantiğim.
Bu durum umutsuz görünüyordu.
Bu umutsuz bir sebep.
Durumun umutsuz değil.
Durumum umutsuz.
Bunun umutsuz olduğunu biliyorum.
Kendimi oldukça umutsuz hissediyorum.
Tom bunun umutsuz olduğunu fark etti.
Tom'a bunun umutsuz olduğunu söyle.
Sen umutsuz bir salaksın.
Tom umutsuz bir aptal.
Onun umutsuz olduğunu bilmiyor musun?
Durum umutsuz oldu.
Onlara bunun umutsuz olduğunu söyle.
Ona bunun umutsuz olduğunu söyle.
Ona bunun umutsuz olduğunu söyle.
Birçok genç insan kendini umutsuz hissediyor.
- Sami umutsuz bir çapkındı.
- Sami umutsuz bir zamparaydı.
Sami korkmuş ve umutsuzdur.
Sen, bir umutsuz vaka değilsin.
Tom onun ümitsiz olduğunu biliyordu.
Sen gerçekten umutsuz bir vakasın.
O umutsuz görünüyordu.
Tom umudun ötesinde.
Bu arada, İngilizcem kesinlikle ümit vaat etmiyor.
Geleceğinize dair bir umudunuz yok mu?
Ümitsiz olan insanlara tekrar vurgulamak istiyorum
Durum umutsuzdu, zaman da pek çabuk geçmişti.
Lee durumun ümitsiz olduğunu kabul etmedi.
Kimseye inanmıyorum. Kendime inanmıyorum. Ben umutsuz bir adamım.
Hannibal'ın zahiren umutsuz duran bir vaziyetten açtığı bu yol...
"Eurovision 2016"'da Jamala'nın zaferi dünyanın bazen göründüğü kadar umutsuz olmadığına bizi ikna etmektedir.