Translation of "Footsteps" in Turkish

Tom heard footsteps.

Tom ayak sesleri duydu.

I heard footsteps.

Ayak sesleri duydum.

He heard footsteps.

O, ayak sesleri duydu.

Sami heard footsteps.

- Sami ayak sesleri duydu.
- Sami ayak sesleri işitti.

I hear footsteps outside.

Dışarıda ayak sesleri duyuyorum.

Tom heard footsteps approaching.

Tom ayak seslerinin yaklaştığını duydu.

The footsteps moved closer.

Ayak sesleri daha da yaklaştı.

Tom heard footsteps behind him.

Tom arkasından ayak sesleri duydu.

Berthier followed in his father’s footsteps,  

Berthier, babasının izinden

He followed in his father's footsteps.

O, babasının ayak izlerini takip etti.

Tom heard footsteps and looked up.

Tom ayak seslerini duydu ve yukarıya baktı.

Tom followed in his father's footsteps.

Tom babasının izinden gitti.

Tom heard footsteps outside his door.

Tom kapının dışında ayak sesleri duydu.

Sami followed in his brother's footsteps.

Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.

I heard Tom's footsteps behind me.

Tom'un ayak seslerini arkamda duydum.

Tom heard somebody's footsteps behind him.

- Tom arkasında birinin ayak seslerini duydu.
- Tom arkasında birinin adım seslerini işitti.

- Tom wants to follow in his dad's footsteps.
- Tom wants to follow in his father's footsteps.

Tom, babasının ayak izlerini izlemek istiyor.

Following in the footsteps of her ancestors.

Atalarının izlerini takip ediyorlar.

Tom heard the sound of running footsteps.

Tom koşan ayak seslerini duydu.

Sami followed Layla's footsteps in the snow.

Sami, Leyla'nın kardaki ayak seslerini izliyordu.

Just then I heard footsteps in the stairwell.

Sadece o zaman merdiven boşluğunda ayak sesleri duydum.

I heard footsteps, but I didn't see anyone.

Ayak sesleri duydum ama kimseyi görmedim.

Tom looked up when he heard approaching footsteps.

Tom yaklaşan ayak seslerini duyduğunda baktı.

I could hear footsteps coming up the stairs.

Ben merdivenlerden yukarıya gelen ayak seslerini duyabiliyordum.

I've always wanted to follow in your footsteps.

Ben her zaman seni kendime örnek almak istedim.

Tom wanted to follow in his father's footsteps.

Tom babasının ayak seslerini takip etmek istedi.

Tom wants to follow in his dad's footsteps.

Tom, babasının ayak izlerini izlemek istiyor.

The snow impaired Mustafa’s ability to hear anyone’s footsteps.

Kar, Mustafa'nın herhangi birinin ayak sesini duyabilmesini engelledi.

He cannot follow in the footsteps of his child.

O çocuğunun ayak izlerini takip edemez.

Tom didn't want to follow in his father's footsteps.

Tom babasının izinden gitmek istemedi.

She followed in her father's footsteps and became a doctor.

O, babasının ayak izlerini takip etti ve bir doktor oldu.

Tom followed in his father's footsteps and became a lawyer.

Tom babasının ayak izlerini takip etti ve bir avukat oldu.

Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.

Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.

Sami decided to follow in the footsteps of his father.

Sami, babasının ayak izlerini takip etmeye karar verdi.

The darkness gives cover. But footsteps resonate across the sea ice.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

The moment I heard the footsteps, I knew who it was.

Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.

My mother warned me not to follow in the footsteps of my brother.

Annem, erkek kardeşimi örnek almamam konusunda beni uyardı.

I am sure that Greg is going to follow in his father's footsteps.

- Greg'in babasının ayak izlerini takip edeceğinden eminim.
- Greg'in babasının yolundan gideceğinden eminim.

My father was a musician and I'm going to follow in his footsteps.

Babam bir müzisyendi ve ben onun yolundan gideceğim.

When the politician died, everybody hoped the son would follow in his father's footsteps.

Politikacı öldüğünde, herkes oğulun babasının izinden gideceğini umuyordu.