Translation of "Enemy" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Enemy" in a sentence and their turkish translations:

enemy centre.

ana saldırıyı emanet etti

- He is my enemy.
- He's my enemy.

O benim düşmanım.

The enemy of my enemy is my friend.

Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

An enemy of an enemy is a friend.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

- An enemy of an enemy is not necessarily an ally.
- An enemy of an enemy isn't necessarily an ally.

Bir düşmanın bir düşmanı mutlaka bir müttefik değildir.

- The enemy of my enemy is my friend.
- My enemy's enemy is my friend.

Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

Know your enemy.

Düşmanını tanı.

You're the enemy.

Düşman sensin.

You're my enemy.

Sen benim düşmanımsın.

They're the enemy.

Onlar düşman.

Kill the enemy.

Düşmanı öldür.

The best weapon against an enemy is another enemy.

- Bir düşmana karşı en iyi silah, başka bir düşmandır.
- Düşmana karşı en iyi silah başka düşmandır.

- I am not your enemy.
- I'm not your enemy.

Ben senin düşmanın değilim.

- We are not your enemy.
- We're not your enemy.

Düşmanın değiliz.

- He isn't our enemy.
- He is not our enemy.

O bizim düşmanımız değil.

Big enemy of Galileo

Galileo düşmanı yobaz

We defeated the enemy.

Biz düşmanı yendik.

Hatred is our enemy.

Nefret bizim düşmanımızdır.

They ambushed the enemy.

Onlar düşmanı pusuya düşürdü.

He isn't our enemy.

O bizim düşmanımız değil.

The enemy is weak.

Düşman zayıf.

He is my enemy.

O benim düşmanım.

Never trust your enemy.

Düşmanına asla güvenme.

We underestimated the enemy.

Düşmanı hafife aldık.

I am nobody's enemy.

Ben kimsenin düşmanı değilim.

I'm not the enemy.

Ben düşman değilim.

She beat the enemy.

O, düşmanı yeniyor.

Who is your enemy?

- Senin düşmanın kim?
- Sizin düşmanınız kim?

Here comes the enemy.

İşte düşman geliyor.

He defeated his enemy.

Düşmanını mağlup etti.

The enemy attacked furiously.

Düşman öfkeyle saldırdı.

Tom is my enemy.

Tom benim düşmanım.

Tom is the enemy.

Tom düşmandır.

Tom is your enemy.

Tom senin düşmanın.

Tom isn't your enemy.

Tom senin düşmanın değil.

Tom isn't the enemy.

Tom düşman değil.

Are you our enemy?

- Düşmanımız mısın?
- Sen bizim düşmanımız mısın?

Tom is our enemy.

- Tom bizim düşmanımızdır.
- Tom bizim düşmanımız.

Are you my enemy?

Sen benim düşmanım mısın?

Alcohol is the enemy.

Alkol düşmandır.

We're not your enemy.

- Düşmanın değiliz.
- Düşmanınız değiliz.

She attacked the enemy.

Düşmana saldırdı.

Tom isn't my enemy.

Tom benim düşmanım değil.

The enemy is weakened!

Düşman zayıfladı!

They attacked the enemy.

Onlar düşmana saldırdı.

We're not the enemy.

Biz düşman değiliz.

Tom isn't our enemy.

Tom bizim düşmanımız değil.

The enemy is eavesdropping!

Düşman gizlice dinliyor!

Don't underestimate the enemy.

Düşmanı hafife alma.

Time is the enemy.

En büyük düşman zamandır.

The enemy ceased firing.

Düşman ateşi kesti.

- Tom thinks that I'm his enemy.
- Tom thinks I'm his enemy.

- Tom düşmanı olduğumu düşünüyor.
- Tom ona düşman olduğumu sanıyor.

- The enemy attack ceased at dawn.
- The enemy attack ended at dawn.

Düşman saldırısı şafakta sona erdi.

And to defeat the enemy.

güdülerine dayanan refleksleriniz.

We crept toward the enemy.

Biz düşmana doğru süründük.

Security is the greatest enemy.

Dikkatsizlik en büyük düşmandır.

They fought against the enemy.

Onlar düşmana karşı savaştılar.

The enemy occupied the fort.

Düşman, kaleyi işgal etti.

An enemy is attacking them.

Bir düşman onlara saldırıyor.

What's your favorite underwater enemy?

En sevdiğiniz sualtı düşmanı nedir?

They sank ten enemy ships.

Onlar on düşman gemisini batırdılar.

The enemy attacked the town.

Düşman kasabaya saldırdı.

An enemy ship is approaching.

Bir düşman gemisi yaklaşıyor.

The enemy torpedoed our ship.

Düşman, gemimizi torpidoladı.

Nobody is his own enemy.

Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.

The enemy won't get close.

Düşman yaklaşmayacak.

The enemy can't get close.

Düşman yaklaşamıyor.

I'm not your enemy, Tom.

Ben senin düşmanın değilim, Tom.

We stormed the enemy positions.

Biz düşman mevzilerine hücüm ettik.

Your biggest enemy is yourself.

Senin en büyük düşmanın kendinsin.

The enemy must be defeated.

Düşman mağlup edilmeli.

We won't approach the enemy.

Düşmanı yaklaştırmayacağız.

The enemy approaches the town.

Düşman, kente yaklaşıyor.

Boredom is his worst enemy.

Can sıkıntısı onun en kötü düşmanı.

The enemy is approaching rapidly.

Düşman hızla yaklaşıyor.

We've destroyed the enemy flagship!

Düşmanın amiral gemisini tahrip ettik!

They wiped out the enemy.

Onlar düşmanı yok ettiler.

The cavalry charged the enemy.

Süvari, düşmana saldırdı.

The enemy attacked from behind.

Düşman arkadan saldırdı.

The enemy suffered staggering casualities.

Düşman şaşırtıcı kayıplara maruz kaldı.

I consider him my enemy.

Onu düşmanım olarak kabul ediyorum.

You're your own worst enemy.

Kendinin en büyük düşmanı sensin.

Tom killed three enemy soldiers.

Tom üç düşman askerini öldürdü.

I'm my own worst enemy.

Ben kendimin en kötü düşmanıyım.

The enemy just kept coming.

Düşman gelmeye devam etti.

Tom never had an enemy.

Tom'un hiç düşmanı olmadı.

Sami was Layla's worst enemy.

Sami, Leyla'nın en kötü düşmanıydı.

There is no little enemy.

Düşmanın küçüğü olmaz.