Examples of using "Drain" in a sentence and their turkish translations:
Para israfı.
Drenaj tıkanmıştı.
Tom boruyu açtı.
Fazla suyu boşaltın.
Para israfı.
kuruyacak ve dolacak,
Pis su borusu iyi çalışıyor.
Kanalizasyon tekrar tıkanmış.
Su yakında tükenecek.
Bu ülke beyin göçünden muzdarip oluyor.
Lavabodaki boru tıkalıydı.
Makarnayı boşaltmak için bir süzgeç kullanın.
siyah ailelerin de yüzmesine izin vermek yerine
Fakat bu, çok büyük enerji tüketiyor.
Şöyle düşünüyorduk: "Kanalizasyonu gözetliyorlar."
- Kılların lavaboyu tıkamasından nefret ediyorum.
- Kılların küveti tıkamasından nefret ediyorum.
- Kılların gideri tıkamasından nefret ediyorum.
- Tom, Mary'ye gider tıkanıklığını nasıl açacağını gösteriyordu.
- Tom, Mary'ye tıkanan lavabonun nasıl açılacağını gösteriyordu.
Aslında Washington D.C'de 'bataklığı boşaltma zamanı!'
Yani kıyafetlerimizden dökülen her şey kanaldan aşağı dökülüyor.
Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.
Bu bir para israfıdır.
Mary ellerini yıkarken alyansı su borusuna kaçtı.
Tom lavaboya gitti ve içkisinin geriye kalanını döktü.
Tüm sabahımı gözyaşları içinde, alyansımı düşürdüğüm lavabodan çıkarmaya çalışarak geçirdim.
Tom motor yağını nasıl düzgün bir şekilde atacağını ve asla rögara atmadığını biliyordu.