Examples of using "Dishonest" in a sentence and their turkish translations:
O sahtekar.
O sahtekar.
O namussuzdur.
- O şerefsiz.
- O sahtekar.
Sen sahtekarsın.
Namussuz değildim.
Tom sahtekar değil.
Ben sahtekar değilim.
Tom sahtekardır.
Sahtekar değil mi?
O çok sahtekâr.
O aptal ve namussuz.
O tembel ve sahtekar.
Bu, dürüst olmayan bir satıcı.
Onlar inanılmaz sahtekâr.
Sen inanılmaz derecede sahtekarsın.
- Tom Mary'nin sahtekar olduğunu söyledi.
- Tom Mary'nin sahtekâr olduğunu söyledi.
Tom'un namussuz olduğunu düşünüyorum.
Tom'un dürüst olmadığını biliyorum.
Tom sahtekâr olduğunu itiraf etti.
Tom sahtekâr, değil mi?
Bu biraz sahtekârlık değil mi?
- Yaptığın onursuzcaydı.
- Yaptığın onursuzluktu.
Tom'un yaptığı şey hileliydi.
Tom'un sahtekâr olduğunu sanmıyorum.
Mary Tom'un sahtekar olduğunu düşünüyor.
Onlar onu sahtekar olmakla suçladı.
Bence o biraz sahtekar.
Sahtekâr olmakla suçlanıyorum.
Tom bana Mary'nin sahtekâr olduğunu düşündüğünü söyledi.
Dan sahtekar olduğu için Linda'dan özür diledi.
O, düzenbazlığıyla kötü bir üne sahiptir.
Sami, Leyla ile dürüst olmayan bir ilişkiye sahipti.
Sahtekâr olma konusunda kötü bir üne sahiptir.
- Dünyada birçok dürüst olmayan insanlar vardır.
- Dünyada bir sürü sahtekâr insan vardır.
En azından sahtekâr olduğu gerçeği konusunda dürüsttür.
Dünyada neden bu kadar çok namussuz insan var?
“Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur”
John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.