Translation of "Cover" in Turkish

0.254 sec.

Examples of using "Cover" in a sentence and their turkish translations:

Take cover!

Siper al!

I've read the dictionary cover to cover.

Ben sözlüğü başından sonuna kadar okudum.

Read this book from cover to cover.

Bu kitabı baştan sona kadar oku.

I read the book from cover to cover.

Kitabı baştan sona okudum.

He read the book from cover to cover.

O kitabı başından sonuna kadar okudu.

Sami read the Quran from cover to cover.

- Sami Kuran'ı baştan sona okudu.
- Sami Kuran'ı hatmetti.
- Sami hatim indirdi.

Cover yourself up.

Ört.

Keep under cover.

Örtü altında tutun.

Cover your eyes.

Gözlerini kapa.

Tom took cover.

Tom saklandı.

Cover for me.

Benim işime bak.

Cover it up.

Onu kılıfına uydur.

Run for cover.

Sığınacak yer ara.

Cover your arms.

Kollarını ört.

- Everyone ran for cover.
- Everyone was trying to take cover.

Herkes güvenli bir yere kaçtı.

Tom has never read the Bible from cover to cover.

Tom İncili başından sonuna kadar asla okumadı.

I'll cover for you.

Ben seni koruyacağım.

Look at the cover.

Kapağa bak.

There's no cover charge.

Giriş ücreti yok.

This cover doesn't fit.

Bu kapak uymuyor.

Tom ducked for cover.

- Tom saklanmak için eğildi.
- Tom sakınmak için eğildi.

Tom ran for cover.

Tom güvenli bir yere kaçtı.

Don't blow our cover.

- Çaktırma.
- Bizi ele verme.

Mary read the book from cover to cover in a single day.

Mary tek bir günde kitabı baştan sona okudu.

I always read detective stories from cover to cover; they're so exciting!

Dedektiflik hikayelerini hep baştan sona okurum, çok heyecan verici!

Under the cover of darkness...

Gecenin karanlığında...

What does your insurance cover?

Senin sigortan neyi sigorta ediyor?

What does this report cover?

Bu rapor ne içeriyor?

We need to find cover!

Kapağı bulmamız gerekiyor!

Cover it with a plate.

Bir plaka ile örtün.

And here's the cover of it.

İşte bu da kapağı.

That will cover its entire population,

yüksek nitelikli karakteristik özelliklere göre

We advanced under cover of darkness.

Karanlığın örtüsü altında yol aldık.

I have to cover his loss.

Onun kaybını karşılamak zorundayım.

Cover the macaroni fully with water.

Makarnayı tamamen su ile örtün.

She laughed to cover her fear.

O, korkusunu gizlemek için güldü.

Cover up, we're going to leave.

Örtbas etmeye çalış, biz gideceğiz.

I can't cover for you anymore.

Artık senin işine bakamam.

Tom, will you cover for me?

- Beni idare eder misin Tom?
- Benim yerime halleder misin Tom?

Cover the pot while you cook.

Yemek pişirirken tencerenin kapağını kapatın.

I think insurance will cover it.

- Sanırım sigorta bunu karşılar.
- Bunun sigorta kapsamına gireceğini düşünüyorum.

Tom took cover behind a dumpster.

Tom bir çöplüğün arkasında saklandı.

Cover your feet with a blanket.

Ayaklarını bir battaniye ile ört.

Tom had to cover for Mary.

Tom Mary'nin yerine işe bakmak zorunda kaldı.

We hope to cover the deficit.

Açığı kapatmayı umuyoruz.

Layla tried to cover her tracks.

Leyla izlerini örtmek için çalıştı.

Sami wanted to cover his tracks.

- Sami izlerini kapatmak istedi.
- Sami izlerini örtmek istedi.

Layla used to cover her head.

Leyla eskiden başını örtüyordu.

Cover your eye like this please.

Gözünüzü bu şekilde kapatın lütfen.

- Don't judge a book by its cover.
- You can't judge a book by its cover.

Bir insanı görünüşüne göre yargılama.

- You can't judge a book by its cover.
- You can't tell a book by its cover.

Bir insanı dış görünüşüne göre yargılayamazsınız.

Nighttime will bring the cover of darkness.

Gecenin gelmesiyle karanlıktan faydalanacaklar.

All waiting for the cover of night.

Hepsi gece karanlığını bekliyor.

He escaped under cover of the darkness.

O, karanlıktan faydalanarak kaçtı.

He put a cover over his car.

O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

I can't cover your losses this time.

Bu defa senin kayıplarını karşılayamıyorum.

The criminal tried to cover his tracks.

Suçlu, izlerini örtmeye çalıştı.

Tom didn't want to blow his cover.

- Tom kendini ele vermek istemedi.
- Tom foyası ortaya çıksın istemedi.

Don't judge a book by its cover.

- İnsanı dış görünüşüne göre yargılamayın.
- Bir kitabı kapağına göre yorumlama.

I saw Tom's name on the cover.

Kapakta Tom'un adını gördüm.

Are you trying to cover something up?

Bir şey gizlemeye mi çalışıyorsun?

Tom put a cover over his car.

Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu.

Cover the seeds with a little earth.

Tohumları biraz toprakla örtün.

Dan tried to cover up his crime.

Dan suçunu gizlemeye çalıştı.

That's enough money to cover the expenses.

O, masrafları karşılamak için yeterli paradır.

Tom tried to cover up his mistake.

Tom hatasını örtbas etmeye çalıştı.

Well, that is a nice cover page.

Eh, o, güzel bir kapak sayfası.

Tom knew how to cover his tracks.

Tom kendi izlerini nasıl örteceğini biliyordu.

I tried to cover all the bases.

Bütün üsleri kapsamaya çalıştım.

Layla wanted to cover up the murder.

Leyla cinayeti örtbas etmek istedi.

Why do women have to cover themselves?

Kadınlar neden kapanmak zorunda?

Before putting them on the cover of magazines,

açık ten rengi üzerine bir öncelik koyması da hiç yardımcı olmuyor,

Ladies, don't get scared, don't cover, don't veil.

Hanımlar, korkmayın, gizlemeyin, örtünmeyin.

She must wait for the cover of darkness.

Karanlıktan faydalanmak için geceyi beklemesi gerek.

Cover up the injured man with this blanket.

Bu battaniye ile yaralı adamı örtün.

Ten thousand yen will not cover the expenses.

On bin yen giderleri karşılamaz.

I need old newspapers to cover the walls.

Duvarları kaplamak için eski gazetelere ihtiyacım var.

You shouldn't judge a book by its cover.

İnsanları dış görünüşüyle yargılamamalısınız.

Forests cover around 9.4% of the earth's surface.

Ormanlar dünya yüzünün %9.4'ünü kaplar.

I can get someone to cover for me.

Yerime bakacak birini bulabilirim.

How does the couch look without the cover?

Koltuk örtüsüz nasıl görünüyor?

Don't ever judge a book by its cover.

- Görünüşe aldanmamalı.
- İnsanları dış görünüşleriyle yargılamamalı.

Tom was injured by a manhole cover explosion.

Tom rögar kapağı patlamasından yaralandı.

The warranty doesn't cover normal wear and tear.

- Normal aşınma ve yıpranma garanti kapsamında değildir.
- Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir.

Tom appeared on the cover of Time magazine.

Tom Time dergisinin kapağında göründü.

Layla torched the house to cover her tracks.

Leyla izlerini örtmek için evi yaktı.

Cloud cover pushes his night vision to the limit.

Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.

But we got a lot of ground to cover.

Ama katetmemiz gereken çok yol var.

They cover thousands of kilometers with their tiny feet

binlerce kilometreyi o küçücük ayaklarıyla kat ediyorlar

We are going to cover in a future video!

ilerideki bir videoda işleyeceğiz!

Cover your head when you are in the sun.

Güneşteyken başınızı örtün.