Translation of "Attic" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Attic" in a sentence and their turkish translations:

I'm in the attic.

Tavan arasındayım.

Let's clear out the attic.

Tavan arasını temizleyelim.

Tom is in the attic.

Tom tavan arasında.

I'll be in the attic.

Ben tavan arasında olacağım.

My attic will be expanded.

Benim tavan genişletilecek.

I'm up in the attic.

Tavan arasındayım.

Tom hid in the attic.

Tom tavan arasında saklandı.

I hid in the attic.

Tavan arasında saklandım.

Dust had accumulated in the attic.

Toz tavan arasında birikmişti.

There's ample room in the attic.

Çatı katında geniş bir oda var.

Tom went upstairs to the attic.

Tom üst kata tavan arasına gitti.

Shouldn't you be cleaning the attic?

Tavan arasını temizlemen gerekmiyor mu?

Tom went up the attic stairs.

Tom tavan merdivenlerinden yukarı çıktı.

I found it in the attic.

Onu tavan arasında buldum.

I just finished cleaning the attic.

Az önce tavan arasını temizlemeyi bitirdim.

I keep it in the attic.

Onu tavan arasında tutuyorum.

Tom's kids were in the attic.

Tom'un çocukları tavan arasındaydı.

Don't come out of the attic.

Tavan arasından dışarı çıkma.

The attic is full of boxes.

- Çatı katı kutularla doludur.
- Tavan arası, kutularla doludur.

Sami was waiting in the attic.

Sami çatı katında bekliyordu.

I put the gifts in the attic.

Ben hediyeleri tavan arasına koydum.

Let's go see what's in your attic.

Senin çatı katında ne olduğunu görmeye gidelim.

What were you doing in the attic?

Tavan arasında ne yapıyordun?

Is it still up in the attic?

O hâlâ tavan arasında mı?

Tom is in the attic, isn't he?

Tom tavan arasında, değil mi?

What are you doing in the attic?

Tavan arasında ne yapıyorsun?

Tom found a gramophone in the attic.

Tom tavan arasında bir gramofon buldu.

Sami and Layla sleep in the attic.

Sami ve Leyla çatıda uyuyor.

- I think Tom is up in the attic.
- I think that Tom is up in the attic.

Sanırım Tom yukarıda tavan arasında.

- There is a lot of dust in the attic.
- There's a lot of dust in the attic.

Tavan arasında çok toz var

- I think that there's a ghost in our attic.
- I think there's a ghost in our attic.

Sanırım tavan aramızda bir hayalet var.

There's a brown recluse spider in the attic.

Tavan arasında bir kahverengi keşiş örümceği var.

I always wondered what was in your attic.

Tavan aranda ne olduğunu her zaman merak ettim.

Tom climbed the stairs up to the attic.

Tom tavana giden merdivenlere tırmandı.

In the attic, there was a round table.

Tavan arasında yuvarlak bir masa vardı.

- Have you already brought the cartons up to the attic?
- Have you already carried the boxes up to the attic?

Kutuları önceden tavan arasına taşıdın mı?

Who knows what we'll find up in the attic?

Tavan arasında kim bilir ne bulacağız?

Who knows what you'll find up in the attic?

Tavan arasında ne bulacağını kim bilir?

I think we have some mice in the attic.

Sanırım tavan arasına fare girmiş.

They cleaned everything, from the basement to the attic.

Onlar bodrumdan tavan arasına kadar her şeyi temizledi.

What were you and Tom doing in the attic?

Sen ve Tom tavanarasında ne yapıyordunuz?

Tom heard a strange noise coming from the attic.

Tom çatıdan gelen garip bir ses duydu.

Sami used a flashlight to navigate in the attic.

- Sami tavan arasında yönünü bulmak için bir el feneri kullandı.
- Sami tavan arasında gezinmek için bir el feneri kullandı.

Tom has a big box of stuff in my attic.

Tom'un çatı katımda büyük bir eşya kutusu var.

Tom found a dusty box full of photos in his grandfather's attic.

Tom büyükbabasının tavanarasında fotoğraflarla dolu tozlu bir kutu buldu.

It seems to me that I heard a noise in the attic.

Tavan arasında bir gürültü duydum gibi geliyor.

Tom threw away all the old newspapers that were in the attic.

Tom tavanda olan tüm eski gazeteleri attı.

In this attic there are all sorts of books, waiting to be read.

Bu tavan arasında okunmayı bekleyen her türde kitap vardır.

He says he must get rid of the mice that are in the attic.

O, tavan arasındaki farelerden kurtulmak zorunda olduğunu söylüyor.

In the attic is my grandfather's old first-aid kit from World War II.

Dedemin II.Dünya savaşından kalan eski ilk yardım çantası tavan arasında.

Yesterday I put the gifts in the attic, and today I put them under the bed.

Dün hediyeleri tavan artasına koydum ve bugün onları yatağın altına koydum.

Yesterday I put the gifts in the attic, today I put them under the bed and tomorrow I'll throw them out the window.

Dün hediyeleri tavan artasına koydum, bugün onları yatağın altına koydum ve yarın onları pencereden dışarı atacağım.