Translation of "Brushed" in Turkish

0.181 sec.

Examples of using "Brushed" in a sentence and their turkish translations:

She got brushed aside.

O, bir kenara itildi.

Tom brushed his hair.

Tom saçını fırçaladı.

She brushed my hair.

- Saçlarımı taradı.
- O benim saçlarımı taradı.

I brushed my hair.

Saçımı fırçaladım.

I brushed her hair.

Onun saçını taradım.

Tom brushed his teeth.

- Tom dişlerini fırçaladı.
- Tom dişini fırçaladı.

I brushed my teeth.

Dişlerimi fırçaladım.

She brushed her hair.

Saçını taradı.

He brushed his hat.

O, şapkasını fırçaladı.

Mary brushed Kate's hair.

Mary, Kate'in saçını fırçaladı.

Tom brushed his horse.

Tom atını fırçaladı.

Tom brushed Mary's hair.

Tom Mary'nin saçını fırçaladı.

They brushed me off.

Onlar beni atlattı.

- You should've brushed your teeth.
- You should have brushed your teeth.

Dişlerini fırçalamalıydın.

She brushed her husband's hat.

O, kocasının şapkasını fırçaladı.

She brushed away the dust.

O tozu sildi.

I just brushed my teeth.

Az önce dişlerimi fırçaladım.

His arm brushed against mine.

O erkeğin kolu benimkine hafifçe çarptı.

Her arm brushed against mine.

Onun kolu benimkine hafifçe çarptı.

Tom's arm brushed against mine.

Tom'un kolu benimkine hafifçe çarptı.

Have you brushed your teeth?

Dişlerini fırçaladın mı?

Tom brushed off my objections.

Tom itirazlarımı başından attı.

Tom brushed his daughter's hair.

Tom kızının saçlarını fırçaladı.

Mary accidentally brushed Tom's shoulder.

Mary yanlışlıkla Tom'un omzunu fırçaladı.

Have you ever brushed your teeth?

Hiç dişlerini fırçaladın mı?

Have you ever brushed your hair?

Hiç saçını fırçaladın mı?

Tom brushed the dirt off his jeans.

Tom kotundaki kiri fırça ile temizledi.

Tom brushed the snow from his overcoat.

- Tom paltosundan karı sıyırdı.
- Tom mantosundan karı temizledi.

Tom brushed the sand from his clothes.

Tom kumu kıyafetlerinden fırçaladı.

Tom brushed the snow from his coat.

Tom karı paltosundan fırçaladı.

Tom brushed the snow off his clothes.

Tom kıyafetlerinden karı fırçaladı.

Tom brushed the snow off his coat.

Tom paltosundaki karı fırçaladı.

Jack brushed the dust off his coat.

Jack paltosunun tozunu fırçaladı.

Jane brushed the tears from her eyes.

Jane gözyaşlarını gözlerinden sildi.

Tom brushed the sand off his pants.

Tom pantolonunun kumunu fırçaladı.

The aluminum castings must be brushed again.

Alüminyum dökümler tekrar fırçalanmalıdır.

Tom brushed the dirt off his pants.

Tom pantolonuna bulaşan çamuru fırçayla temizledi.

Tom brushed the snow off his hat.

Tom şapkasının karını fırçayla temizledi.

She dried her face and brushed her hair.

O yüzünü kuruttu ve saçını fırçaladı.

Tom brushed his teeth and washed his face.

Tom dişlerini fırçaladı ve yüzünü yıkadı.

- Mary brushed her horse.
- Mary groomed her horse.

Mary atını fırçaladı.

When was the last time you brushed your teeth?

En son ne zaman dişlerini fırçaladın?

What would happen if I never brushed my teeth?

Dişlerimi hiç fırçalamasaydım ne olurdu?

Tom brushed his teeth and put on his pajamas.

Tom dişlerini fırçaladı ve pijamalarını giydi.

He brushed up his English during his stay in London.

Londra'daki kalışı sırasında İngilizcesini tazeledi.

Tom brushed a bit of dirt off of his hat.

Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.

Mary brushed her hair and put it in a ponytail.

Mary saçlarını fırçaladı ve bir at kuyruğu yaptı.

I heard she brushed him off, saying "Let's just be friends."

Onun "sadece arkadaş olalım" diyerek onu başından savdığını duydum.

After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.

Ayakkabılarını cilaladıktan sonra, Tom dişlerini fırçaladı ve saçını taradı.

He got up quickly, splashed cold water on his face, brushed his teeth and shaved.

Hızla kalktı, yüzüne soğuk su sıçrattı, dişlerini fırçaladı ve tıraş oldu.

I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics.

Bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçalayıp tıraş oldum ve sabah sporumu yaptım.