Translation of "Vissen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Vissen" in a sentence and their turkish translations:

Slapen vissen?

Balıklar uyur mu?

- Ik ging vissen.
- Ik ben gaan vissen.

Ben balık tutmaya gittim.

Veel vissen stierven.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Haaien eten vissen.

Köpek balıkları balık yer.

Vissen is leuk.

Balık tutmak eğlencelidir.

Tom ging vissen.

Tom balık tutmaya gitti.

Hij ging vissen.

O balık tutmaya gitti.

Zij kunnen vissen.

Onlar balık tutabilirler.

Sommige vissen vliegen.

Bazı balıklar uçarlar.

Zij gingen vissen.

Balığa gittiler.

Ik haat vissen.

Balıktan nefret ediyorum.

Kan je vissen?

Nasıl balık avlayacağını biliyor musun?

- Vissen leven in het water.
- Vissen leven in water.

Balıklar suda yaşar.

- Tom ving drie vissen.
- Tom heeft drie vissen gevangen.

Tom üç balık yakaladı.

- Zij houdt van vissen.
- Zij houdt erg van vissen.

O, balık tutmayı seviyor.

- Hij ving drie vissen.
- Hij heeft drie vissen gevangen.

O üç balık yakaladı.

- Ik ving drie vissen
- Ik heb drie vissen gevangen.

Üç tane balık yakaladım.

- Tom is dol op vissen.
- Tom houdt van het vissen.

Tom balık tutmayı seviyor.

Microben, plankton en vissen.

Mikroplar, planktonlar ve balıklar.

Ik ving twee vissen.

İki balık yakaladım.

Mijn hobby is vissen.

Hobim balık tutmaktır.

Ik heb vissen nodig.

- Bana balık gerek.
- Balığa ihtiyacım var.

Tom houdt van vissen.

Tom balık tutmayı sever.

Hij vindt vissen leuk.

O balık tutmayı seviyor.

Hij houdt van vissen.

O balık tutmayı sever.

Dolfijnen zijn geen vissen.

Yunuslar balık değildir.

Tom hield van vissen.

Tom balık tutmayı seviyordu.

Kunnen we daar vissen?

Orada balık avlayabilir miyiz?

Zij voerden de vissen.

Balığı yemlediler.

Dit zijn geen vissen.

Bunlar balık değil.

Ze gingen gisteren vissen.

Dün balığa gittiler.

Ik hou van vissen.

Balık tutmaktan hoşlanırım.

Ik kan niet vissen.

Nasıl balık avlayacağımı bilmiyorum.

Tom is een Vissen.

Tom Balık burcu.

Ik ben een Vissen.

Balık burcuyum.

- Ik ving gisteren vijf vissen.
- Ik heb gisteren vijf vissen gevangen.

Dün beş balık yakaladım.

- De grote vissen eten de kleine.
- De grote vissen eten de kleintjes.

Büyük balık, küçük olanı yer.

- Ik heb drie vissen gevangen gisteren.
- Ik heb gisteren drie vissen gevangen.

Dün üç balık yakaladım.

Vissen leven in het water.

Balıklar suda yaşar.

Hoeveel vissen heb je gevangen?

Kaç tane balık yakaladın?

Ik heb twee rode vissen.

İki kırmızı balığım var.

Vissen leven in de zee.

Balık denizde yaşar.

Ik hou van het vissen.

Balık tutmayı seviyorum.

Men onderscheidt verschillende soorten vissen.

İnsanlar balıkları farklı türlere ayırırlar.

Het meer zit vol vissen.

Göl balık dolu.

- Probeer je te vissen in troebel water?
- Probeert u te vissen in troebel water?
- Proberen jullie te vissen in troebel water?

Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?

Sommige vissen ontsnappen aan de netten.

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

Je mag gaan zwemmen of vissen.

Yüzmeye ya da balık tutmaya gidebilirsin.

Onze boot volgde een school vissen.

Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.

Er zijn ook vissen die vliegen.

Ayrıca uçan balıklar da var.

Denk jij dat vissen kunnen horen?

Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?

Bill gaat om de dag vissen.

Bill günaşırı balık tutmaya gider.

De grote vissen eten de kleintjes.

Büyük balık küçüğü yer.

Ik ben vorige maandag gaan vissen.

Geçen pazartesi balık tutmaya gittim.

Dolfijnen en walvissen zijn geen vissen.

Yunuslar ve balinalar balık değildir.

Tom is nu aan het vissen.

Tom şimdi balık tutuyor.

- Vis jij?
- Vist u?
- Vissen jullie?

Balık tutar mısın?

Veel vissen zwemmen in de rivier.

Birçok balık, nehirde yüzer.

Dit zijn geen vissen, maar zoogdieren.

Bunlar balık değil, memeliler.

Zelfs de vissen leken in de war.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Ik ging dikwijls vissen in mijn schooltijd.

Okul günlerimde balık tutmaya giderdim.

Mijn vader heeft gisteren drie vissen gevangen.

Babam dün üç balık yakaladı.

- Zij blikken vis in.
- Zij kunnen vissen.

Onlar balık tutabilirler.

We gaan van tijd tot tijd vissen.

Arada bir balık tutmaya gideriz.

Ik hou van vissen in de rivier.

Nehirde balık tutmayı seviyorum.

Vissen kunnen buiten het water niet leven.

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Vissen, jagen, wandelen en skiën zijn populair.

Balıkçılık, avcılık, yürüyüş ve kayakçılık popülerdir.

Er zijn vijf vissen in mijn aquarium.

Akvaryumumda beş tane balık var.

Waar de overlevende vissen stikken of doodgedrukt worden.

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

Toen verloor ze haar interesse in de vissen...

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

Ik ben gisteren in de rivier gaan vissen.

Dün nehirde balık tutmaya gittim.

Als je morgen gaat vissen, ga ik ook.

Yarın balık tutmaya gidersen, ben de giderim.

- Zij kunnen vissen.
- Ze weten hoe men vist.

Onlar balık tutmayı biliyorlar.

- Tom houdt van vis.
- Tom houdt van vissen.

Tom balıkları sever.

- Ik hou van vis.
- Ik hou van vissen.

Ben balık severim.

Er zitten veel oranje vissen in de rivier.

Nehirde birçok turuncu balık vardır.

- Als het vandaag zondag was, dan zou ik gaan vissen.
- Als het vandaag zondag was, dan ging ik vissen.

Bugün Pazar olsa, balık tutmaya giderim.

Eerst dacht ik dat ze op de vissen jaagde.

İlk başta, balık avlayacağını düşündüm.

Tom gaat dikwijls naar de rivier om te vissen.

Tom çoğunlukla nehirde balık tutmaya gider.

Mijn vader gaat dikwijls vissen in de nabijgelegen rivier.

Babam yakındaki nehirde sık sık balık tutmaya gider.

Lucht is voor mensen, wat water is voor vissen.

Su balık için neyse, hava da insan için odur.

Als het op vissen aankomt, is hij een expert.

Balık tutmaya gelince, o bir uzmandır.

Lucht is voor mensen wat water is voor vissen.

Balık için su neyse insan için de hava odur.

Ik ben vorig weekend niet met Tom wezen vissen.

Geçen hafta sonu Tom'la balık tutmaya gitmedim.