Translation of "Slangen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Slangen" in a sentence and their turkish translations:

En slangen.

Ve yılanlar.

- Kikkers zijn bang voor slangen.
- Kikkers zijn bang van slangen.

Kurbağalar yılanlardan korkarlar.

Sommige slangen zijn gevaarlijk.

Bazı yılanlar tehlikelidir.

Die slangen zijn levensgevaarlijk.

Bu yılanlar son derece tehlikeli.

- "Houd je van slangen?" "Natuurlijk niet."
- "Houden jullie van slangen?" "Natuurlijk niet."
- "Houdt u van slangen?" "Natuurlijk niet."
- „Hou je van slangen?” „Natuurlijk niet.”

“Yılanlardan hoşlanır mısın?” “Tabii ki hayır.”

Slangen zijn moeilijk te ontdekken.

Yılanları fark etmek zor olabilir.

Kikkers hebben schrik van slangen.

Kurbağalar yılanlardan korkarlar.

Jagen op slangen, tarantula's en schorpioenen...

birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayabiliriz

Ik ben vreselijk bang voor slangen.

Yılanlardan ölesiye korkarım.

Tom is niet bang voor slangen.

Tom yılanlardan korkmaz.

Tom was vroeger bang voor slangen.

Tom yılanlardan korkardı.

...en op slangen, tarantula's en schorpioenen jagen...

birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayabiliriz

Ik hou niet van spinnen en slangen.

Ben örümcekleri ve yılanları sevmiyorum.

Krokodillen, slangen, hagedissen en schildpadden zijn reptielen.

Timsahlar, yılanlar, kertenkeleler ve kaplumbağalar sürüngendirler.

Ik ben niet bang meer voor slangen.

Artık yılanlardan korkmuyorum.

Waarschijnlijk een goede plek voor slangen en zo.

Muhtemelen yılanlar ve diğer şeyler için iyi bir yerdir.

De meeste slangen op dit eiland zijn ongevaarlijk.

Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.

Slangen, noem maar op. Ze vinden het hier prachtig.

Yılanlar, aklınıza ne gelirse. Buraya bayılıyor olmalılar.

Doorgaan de woestijn in op zoek naar... ...slangen, tarantula's, schorpioenen...

Çölün içerisine doğru ilerleyip birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayıp

Dit is zo'n plek waar kruipbeesten en slangen van houden.

Bunlar börtü böceğin veya yılanların seveceği yerler.

Hij liet hem in een put met giftige slangen werpen.

Onu zehirli yılan çukuruna attırdı.

Hij vraagt zich af of je bang bent voor slangen.

Yılanlardan korkup korkmadığını merak ediyor.

...dat slangen niet veel angstaanjagender worden dan deze kleine dodelijke val.

bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

...dan ben ik van de grond... ...waar slangen, schorpioenen en mieren zitten.

ve bu da beni yılanların, akreplerin ve karıncaların olduğu zeminden uzaklaştırır.

...dan ben ik van de grond... ...waar slangen zitten, schorpioenen en mieren.

ve bu da beni yılanların, akreplerin ve karıncaların olduğu zeminden uzak tutar.