Translation of "Regering" in Turkish

- De regering is gevallen.
- De regering is afgetreden.

Hükümet düştü.

De regering werd omvergeworpen.

Hükümet devrildi.

De regering is corrupt!

Hükümet bozulmuş!

Zoals de regering van India.

muhteşem bazı ortaklar bulduk

Ze hebben een regering gevormd.

Onlar yeni bir hükümet oluşturdular.

Ze accepteerden de nieuwe regering.

Onlar yeni hükümeti kabul etti.

De Britse regering was kwaad.

İngiliz hükümeti kızmıştı.

Een tijdelijke regering werd aangesteld.

Geçici bir hükümet kuruldu.

- De regering van Mexico gaf zich over.
- De Mexicaanse regering gaf zich over.

Meksika hükümeti teslim oldu.

De Iraanse regering onderdrukte met geweld

İran hükûmeti bu protestoları şiddet kullanarak bastırdı,

De huidige regering heeft veel problemen.

- Şu anki hükümetin birçok problemi var.
- Mevcut hükümetin birçok sorunu var.
- Mevcut hükümetin birçok problemi var.

De regering wordt van alle kanten bekritiseerd.

Hükümet her yönden eleştiriliyor.

We hebben geen vertrouwen in de regering.

Hükümete güvenmiyoruz.

Zij kwamen in opstand tegen de regering.

Onlar hükümete karşı isyan ettiler.

Eindelijk luistert de regering naar het volk.

Nihayet hükümet insanları dinliyor.

De regering van Mexico weigerde te onderhandelen.

Meksika hükümeti görüşmeyi reddetti.

De Duitse regering mag hen niet helpen.

Alman hükümeti onlara yardım etmemelidir.

Waarom wil de regering mijn e-mail lezen?

Neden hükümet benim e-postaları okumak istiyor?

Gebruikte de regering al drones om mensen te doden.

hükûmet insanları öldürmede dronları kullanıyordu bile.

Moeten in door de regering gerunde fabrieken in China

Çin'de hükûmetin yönettiği fabrikalarda

De regering zou hen voedsel geven voor de winter.

Hükümet kış için onlara yemek verirdi.

Van de hele regering is de hond me het trouwst.

Hükümetimin en sadık üyesi bu köpek.

En we weten dat de regering niet alle problemen kan oplossen.

Ve biz hükümetin her problemi çözemeyeceğini biliyoruz.

De vakbond heeft de regering om bemiddeling gevraagd inzake het geschil.

Sendika tartışma için hükümetten arabuluculuk istedi.

Zekerheid geven ... u zult hen, door uw gedrag, zorgen voor de regering van

güvenlik vereceksin ... davranışlarınla, onları Kral Joseph'in hükümetine

Wij zullen een liberale regering vormen die rekening zal houden met de belangen van het volk.

Halkın çıkarlarını gözetecek liberal bir hükümet kuracağız.

Naar aanleiding van de demografische gegevens was de regering genoodzaakt een beleid aan te nemen dat het geboortecijfer zou stimuleren.

Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.