Examples of using "Groene" in a sentence and their turkish translations:
O, yeşil biberlerden nefret ediyor.
Yeşil gözleri var.
Onun yeşil gözleri var.
Emily'nin yeşil gözleri mi var?
Tom'un yeşil gözleri var.
Tom yeşil biberden nefret eder.
Tom'un yeşil gözleri var mı?
Mary'nin yeşil gözleri var.
Yeşil gözlerim var.
Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar
...geri geliyor bu yeşil kaplumbağa.
Hiç yeşil biber yemem.
Yeşil çayı seviyorum.
Renksiz yeşil fikirler öfkeli uyur.
Yeşil bir elbise giydi.
Yeşil biberleri severim.
Yeşil bir arabam var.
yepyeni ve teknoloji bakımından yenilenmiş yeşil binalar;
Yeşil bezelyeden hoşlanmam.
Çoğu iklim bilimci veya çevreci siyasetçi bile dünyanın her yerine
çünkü yeşil bitkiler genelde kaynak demektir.
Yeşil gömleği bir görebilir miyim?
Onun yeşil gözleri ve açık kahverengi saçı var.
- Tom'un sarı saçları ve yeşil gözleri var.
- Tom sarışın ve yeşil gözlü.
bir çeşit kahverengimsi ,sarımsı akışkan olmayan yeşil sıvı.
kullandıkları fotosentez işlemi yoluyla
Yeşil fasulyeyi çiğ yemek mümkündür.
Onun yeşil gözleri ve açık kahverengi saçları var.
Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.
sonradan buna İran Yeşil Hareketi adı verildi.
Şu yeşil arabanın arkasında, kırmızı bir römork takılı.
Yeşil bitkiler atmosferdeki karbondioksiti alırlar.
O bir uygun mini etekle yeşil bir ceket giyiyordu.
Bu yeşil yapraklar güz aylarında kızarır veya sararırlar.
Benim altıncı karım güzel bir yüzü var. Onun yeşil gözleri var.
Sıcak metan gazı Uranüs'ün mavi-yeşil renginin nedenidir.
arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu
Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.
Yeşil düğmeye bas. Öyle yaparsan ışık yanacak.
Yeşil ışık yandığında, caddeden geçmeden önce yaya geçidindeyken bile tüm yönlere bakman gerekir.