Translation of "‫طوال" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "‫طوال" in a sentence and their turkish translations:

وهذا طوال الحملة.

Sırbistanın güçlü süvari ordusuna güvendi.

بكيتُ طوال الليل.

Ben bütün gece boyunca ağladım.

عمل طوال الأمس.

O, dün bütün gün çalıştı.

نمنا طوال اليوم.

Bütün gün uyuduk.

‫وسيكفيها هذا‬ ‫طوال الشتاء.‬

Bu da kış boyunca onları idare eder.

بقي عازباً طوال حياته.

O, bütün hayatı boyunca bekar kaldı.

ذراعيها و رجليها طوال.

Onun uzun kolları ve bacakları var.

بقي صامتاً طوال الوقت.

- O, her zaman sessizdi.
- O her zaman sessizdi.

أمطرت بغزارة طوال اليوم

Bütün gün boyunca şiddetli yağmur yağdı.

لعبت التنس طوال اليوم.

Tüm gün tenis oynadım.

كانت هناك طوال النهار.

O, bütün sabah oradaydı.

كانت تعمل طوال اليوم.

O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.

درس البارحة طوال الليل.

Dün gece, bütün gece çalıştı.

لقد امطرت طوال الليل

Tüm gece boyunca yağmur yağdı.

كان مشغولاً طوال اليوم.

Bütün gün çok meşguldü.

سأكون هنا طوال الأسبوع.

Bütün hafta burada olacağım.

سأكون هنا طوال اليوم

Bütün gün burada olacağım.

- جامع فاضل ليلى طوال اللّيل.
- مارس فاضل الجنس مع ليلى طوال اللّيل.

Fadıl bütün gece Leyla'yla aşık yaptı.

فهذا ما سأفعه طوال اليوم.

gerçekten sihirli güçlerim olsaydı tüm gün bunu yapardım.

يحدث ذلك طوال الوقت الآن.

Ciddiye alınmamak artık hep karşıma çıkıyor.

يلعبون بعقلك أيضًا، طوال الوقت،

aklınızla sürekli oynuyorlar,

يبدو ذلك دراميًا طوال الوقت،

Aşırı dramatik olmuş gibi gelebilir.

يعمل طوال الصيف ، يتراكم الطعام.

bütün yaz çalışarak yiyecek biriktirir.

استمر المطر بالهطول طوال اليوم.

Yağmur bütün gün devam etti.

بقي الباب مغلقًا طوال اليوم.

Kapı bütün gün kapalı kaldı.

كان الثلج يتساقط طوال الليل.

Bütün gece kar yağıyordu.

اشتغل في فرنسا طوال حياته.

O hayatı boyunca Fransa'da çalıştı.

أنا أفكر فيك طوال اليوم.

Gün boyunca senin hakkında düşünüyorum.

بقيت في المنزل طوال اليوم.

O bütün gün evde kaldı.

كنت أتطلع لهذا طوال الأسبوع.

Bütün hafta bunu dört gözle bekliyorum.

عملت في المزرعة طوال اليوم.

Bütün gün çiftlikte çalıştım.

كنت أفكر بك طوال اليوم.

Bütün gün seni düşünüyordum.

أغلبية الفنادق مفتوحة طوال العام.

Otellerin çoğu tüm yıl boyunca açıktır.

كانت الكلاب تنبح طوال الليل.

Köpekler bütün gece havladılar.

هل تعلمون بمن أفكر طوال الوقت؟

En çok kim aklımdan geçiyor biliyor musunuz?

قيامه بأداء بيتبوكس طوال هذه السنين

Bu beatbox, Tom'un yıllardır çıkardığı sesler

‫سر نجاحها هو استيقاظها طوال اليوم.‬

Başarılarının sırrı, 7/24'lük bir var oluş tarzına geçmelerinde saklı.

يريدون الموافقة عليه وتقديره طوال الوقت

sürekli onaylanmak ve takdir görmek isterler

داوم العدو على الهجوم طوال الليل.

Düşman bütün gece saldırıya devam etti.

بقي فاضل في الخارج طوال اليوم.

Fadıl bütün gün dışarıda kaldı.

بقيَ سامي في مكتبه طوال اليوم.

- Sami bütün gün ofisinde kaldı.
- Sami bütün gün bürosunda kaldı.

بقي توم في البيت طوال اليوم.

Tom bütün gün evde kaldı.

لم أكن طوال حياتي على كرسي متحرك.

Hep tekerlekli sandalye kullanmadım.

أعلم لأن ذلك كان يحدث طوال الوقت!

Bundan eminim çünkü öncesinde bu hep böyle oldu.

تعبت من الرقود في السرير طوال اليوم.

Bütün gün yatakta yatmaktan usandım.

كان عليهم البقاء في المنزل طوال اليوم.

Bütün gün evde kalmak zorundaydılar.

كانت توم في منزل ماري طوال الظهيرة.

Tom bütün öğleden sonra Mary'nin evinde.

كان سامي يشرب ذاك الدّواء طوال الوقت.

Sami o ilacı her zaman içer.

كان سامي يرى سيّارة ليلى طوال الوقت.

Sami, Layal'in arabasını her zaman gördü.

عندما يكون السوق مرتفعًا، الناس يدخلون طوال الوقت

Piyasa yüksek olduğunda, insanlar her zaman giriş yapar,

أن تسمع هذا القول طوال الوقت، لأنه حقيقي.

Bunu her zaman duyarsınız, ama bu doğru.

التي تظهرها لهم حيواناتهم الأليفة طوال فترة حياتهم.

sevgi ve şefkate karşı gösterilen bir ihanet olarak algılıyorlar.

‫إنها حكمة الجسد،‬ ‫شيء عادي لدينا طوال الوقت،‬

Vücudumuzun bilgeliği. Tükürük sürekli sahip olduğumuz sıradan bir şey

‫تمتد هذه الأنفاق طوال كيلومترات‬ ‫وهي تدور وتلتف.‬

Bu tüneller kilometrelerce uzunlukta, bir sürü kıvrımı var.

استمريت في فعل هذا طوال الـ8 سنوات الأخيرة.

Bunu son sekiz yıldır yapıyorum.

طوال الوقت كنت أسافر حول الشرق الأوسط ورواندا

Orta Doğu, Rwanda ve Birleşik Devletler boyunca

وتمكنت من الجلوس وراء الكواليس طوال ذاك اليوم

Dünyanın en ünlü güreşçileriyle

أحداث مثل هذه تحدث في الطبيعة طوال الوقت

doğada bunun gibi olaylar sürekli ve çok fazla oluyor aslında

ابتهج سكان نيكوبوليس واعتلت زغاريد المرح طوال اليوم.

Nigbolu halkı gün boyunca sevinçle karşıladı, tezahürat yaptı ve trumpet çalıyorlardı

حينما كنا أطفالًا، اعتدنا فعل ذلك طوال الوقت.

Çocukken bunu hep yaparız.

هذا ما كان يخشاه مسؤولوا الصحة طوال الوقت.

Sağlık görevlilerinin en başından beri korktuğu buydu.

نويت أن أزورك لكني كنت شغولاً طوال الأسبوع.

Geçerken uğramaya ve seni görmeye niyet ediyordum fakat bu hafta oldukça meşguldüm.

كان الطقس باردًا هنا طوال شهر آذار- مارس.

- Marta kadar burada soğuktu.
- Mart boyunca hava soğuktu burada.

كان سامي يستعير المال من شركته طوال الوقت.

Sami her zaman şirketinden ödünç aldı.

كنت أرغب في البقاء في السرير طوال اليوم.

- Tüm gün yatakta durmak istedim.
- Bütün gün yataktan çıkasım gelmedi.

لكن أيضاً ممكن أن نتعلم فعل ذلك طوال الوقت

Bunu ayrıca her zaman

‫وسأحرص أيضاً على أن تظل النار‬ ‫مشتعلة طوال الليل.‬

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

‫المهمة الآن هي أن أنجو‬ ‫طوال النهار وطوال الليل،‬

Şu anki görev, helikopter beni kurtarmaya gelmeden önce

‫ما دمت أحافظ على هذه النار‬ ‫مشتعلة طوال الليل.‬

Bu ateşin gece boyunca yanmasını sağlayabilirsem

‫وكنت أستطيع أن أسمعه‬ ‫وهو يزمجر طوال الوقت ويعضني.‬

ve sürekli hırlamasını ve ısırışını duyuyordum.

أنه لم ير شيئًا مضحكًا في حياته طوال حياته.

düşünen Jarl Erik .

ظلت ماري عزباء طوال الفترة التي عاشتها في اليابان.

Mary Japonya'da bütün hayatı boyunca bekar kaldı.

- كانت الكلاب تنبح طوال الليل.
- الكلاب نبحت الليل كله.

Köpekler bütün gece havladılar.

لا أحد ينتظر منك أن تكون مثيرا طوال الوقت.

Kimse senin her zaman ilginç olmanı beklemiyor.

هذه رحلة طوال الحياة ولكن كلنا من اللازم أن نأخذها.

bu hayatboyu sürecek ama çıkmamız gereken bir yolculuk.

من هنا يا سيدي ، ذهب إلى الغرب طوال الوقت ، عاد

burdan çıkmış efendim sürekli batıya gitmiş dönmüş gelmiş

لم يكن لدي خيار سوی الاستلقاء علی السرير طوال اليوم.

Bütün yatakta kalmakta başka seçeneğim yoktu.

بالرُّغْمِ من ذلك، ما يزال العكس صحيحًا طوال الوقت كذلك.

Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.

تمت مكافأة ناي بلقب أمير موسكفا ، واستمر في الخدمة طوال عام

Ney, Moskva Prensi unvanıyla ödüllendirildi

وتخفيف الضغط على القسطنطينية التي كانت تحت الحصار طوال العامين الماضيين.

ve son iki yıldır kuşatma altında olan Konstantinopolis'in kurtuluşu Osmanlıları birliklerden sınır dışı etmek istediler.

- كان الحارس على رأس مهمته طوال الليل.
- حرس الحارس الليل بطوله.

Güvenlik görevlisi gece boyunca görevdeydi.

- دائما ما كان سامي يرتدي خواتما.
- كان سامي يرتدي خواتما طوال الوقت.

Sami daima yüzük taktı.

في الواقع، الأشخاص الذين يعانون من القلق يفعلون ذلك في أنفسهم طوال اليوم.

Anksiyetesi olan kişiler bunu kendilerine gün boyu yaparlar.

يطلب مني الجميع طوال الوقت أن أقول إنني لن أعود إلى الماضي أبداً

Her zaman, önceye dönmeyi hiç istemediğimi

لكن المواصلة على هذا المستوى من الحذر طوال الوقت ليس ممكنًا فعلًا لأغلبنا.

Ama bu seviyede tedbir almak her zaman hepimiz için mümkün olmuyor.

- علي أن أبقى في السرير طوال اليوم.
- علي أن ألازم السرير طول اليوم.

Bütün gün yatakta kalmak zorundayım.

فلول الجيش ، وخدم طوال الحملة في ألمانيا عام 1813. حتى الآن ، قام أعداء نابليون

kurtarmak için çok çalıştı ve 1813'te Almanya'daki sefer boyunca hizmet etti. Şimdiye kadar, Napolyon'un

- بكى الطفل طوال اليل.
- بقي الرضيع يبكي طول الليل.
- أخذ الصغير يبكي طيلة الليل.

Bebek tüm gece ağladı.

إذا واجهت مشاكل ، فهناك دعم عملاء على مدار الساعة طوال أيام الأسبوع وضمان استرداد الأموال لمدة 30 يومًا.

Sorunla karşılaşırsanız, 7/24 müşteri desteği ve 30 günlük para iade garantisi vardır.