Translation of "هائلة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "هائلة" in a sentence and their turkish translations:

بدلائل علمية هائلة

opiyat bağımlılığının aslında kronik bir hastalık olduğunu ispatlayan

‫هذا خطورته هائلة.‬

Bu aşırı riskli.

إنها فرصة هائلة.

Çok büyük bir fırsat.

القيام بأرقام هائلة

muazzam rakamlar yapıyor

أخذت كمية هائلة من الأشياء الثمينة، منها كميات هائلة من الإمدادات والماشية.

Büyük miktarlarda değerli malzeme, erzak ve sığır elde edildi.

هذه الملاعب الضخمة بموارد هائلة،

büyük bir mücadele içerisinde, şehirler buraların etrafına inşa ediliyor,

خلقت حاجة هائلة وفورية للابتكار.

yenilik için muazzam ve acil bir ihtiyaca yol açtı.

‫يضع الليل للحيوانات تحديات هائلة...‬

gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

لقد قدمنا تضحيات هائلة للعمل محليا..

Yerel hareket edebilmek için muazzam fedakârlıklar yaptık

إنه في الواقع فيلم برسالة هائلة

aslında muazzam mesaj içeren bir film

تقديم قوى عسكرية وموارد مالية هائلة

çok sayıda insanı ve mali kaynakları tehlikeden kurtardı

‫بمجرد أن تصنعه،‬ ‫يصبح لديك حماية هائلة.‬

Bunu inşa ettikten sonra inanılmaz bir korunmanız olur.

‫حسناً، سأحتفظ ببقيته في جيبي.‬ ‫غنيمة هائلة!‬

Tamam, kalanını cebimde tutacağım. Muhteşem bir keşif!

أو كرة أرضية ذهبية تدور بصورة هائلة،

veya dönen devasa bir altın küre varsa

بقوة تحكم هائلة مثل السيد تاي تشي.

hem de bir tai chi efendisi kontrolüyle.

بها مساحات هائلة من الأراضي الصالحة للزراعة،

büyük genişlikte ekilebilir araziye sahip

‫كان لديّ طاقة هائلة لأعلّم ما استفدته.‬

Geri verecek çok enerjim vardı.

لقد فات الأوان تقريبا. ولكن بمهارة هائلة ، تمكن

Neredeyse çok geçti. Ancak muazzam bir beceriyle,

أنه بإمكان هذه المزارع أن تنتج كميات هائلة من الغذاء،

bu çiftlikler, en büyük tesislerde

‫المشكلة أن هذه الكائنات ‬ ‫تستطيع الحركة بسرعة هائلة متى أرادت هذا.‬

Şöyle ki bu ufaklıklar istediklerinde çok hızlı olabiliyorlar.

‫كل هذه الصخور زلقة بدرجة هائلة!‬ ‫تخور قواي التي تساعدني على التشبث.‬

Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.

اكتشف نابليون أيضًا أن رئيس أركانه يمتلك صفات شخصية هائلة - قدرة بطولية

Napolyon ayrıca, genelkurmay başkanının muazzam kişisel niteliklere sahip olduğunu keşfetti -

سينتهي بكم المطاف بكميات هائلة من الصور لنساء شابات، ونحيلات، وذوات بشرة فاتحة

aramanızda açık tenli, ince, genç kadınlar göreceksiniz,

العدد في الولايات المتحدة في تركيا قد قال بالفعل لدينا كمية هائلة من

Türkiye'de de var Amerika'daki sayıyı zaten söylemiştik muazzam miktarda

ولكن مع ذلك كانت السعادة التي حظينا بها عندما ذهبنا هائلة ، ربما لا نريد الخروج

ama yinede gittiğimizde aldığımız zevk muazzamdı yahu herhalde çıkmak istemezdik