Translation of "معا" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "معا" in a sentence and their turkish translations:

معا

Hep birlikte

علينا أن نعمل معا

Birlikte çalışmak zorundayız,

لمكافحة تغير المناخ معا

birlikte iklim değişikliğine karşı savaşmalı,

لجعل أصواتنا مسموعة معا.

birlikte seslerimizin tekrar duyulmasını sağlamalıyız.

10 مطورين برمجيات معا

10 tane yazılımcı bir araya gelip

سافر توم وماري معا.

Tom ve Mary birlikte seyahat etti.

أمضينا صبيحة الأمس معا.

Dün sabahı birlikte geçirdik.

حسنا الآن سنقوم بهذا معا.

Pekala, bunu birlikte yapacağız.

الترفيه والشراب معا حسب الشامان

eğlence ve içki bir aradadır şamanlara göre

تعالوا معا في اليوم الأربعين

Kırkıncı günde bir araya gelerek

دعنا نأخذ كل شيء معا

gelin hep birlikte çıkaralım

بمسك يدي وقوله "يمكننا الطيران معا"

"Birlikte uçabiliriz" deyip elimi tutup

‫وهي‬ ‫تشكل معا مخططا لل إمكانية.‬

Bunlar Drowdown projesi içerisindeki çözümler.

لذا دعونا نجري بعض التجارب معا.

Şimdi hep birlikte küçük bir deney yapalım.

سنرى هذا معا في وقت لاحق

bunu ilerleyen zamanda hepimiz birlikte göreceğiz

كنا نلعب معا. هل تتذكر الان؟

beraberce oyun oynardık. Hatırladınız mı şimdi?

دعونا نزيد الوعي معا كمجتمع ، أصدقاء

Hep birlikte toplum olarak bilinçlenelim arkadaşlar

لقد احتفلنا بحفلات الزفاف لدينا معا.

Düğünlerimizi birlikte kutladık.

كتبنا أنا وتوم عدة كتب معا.

Tom ve ben birlikte birkaç kitap yazdık.

الأب و الإبن يعملان معا مجدّدا.

Baba ve oğul tekrar birlikte çalışıyorlar.

صرفا فاضل و ليلى المال معا.

Fadıl ve Leyla parayı birlikte harcadılar.

نطقا سامي و ليلى بالشّهادة معا.

- Sami ve Leya beraber kelimeişehadet getirdi.
- Sami ve Leya birlikte Müslüman oldu.

كنا قد قمنا بالكثير من العمل معا ،

Birlikte çok uğraşmıştık

هو جمع جميع أصحاب المصلحة للعمل معا.

tüm paydaşları birlikte çalışmak üzere bir araya getirmek.

ذهبا ليلى و سامي إلى المسجد معا.

Leyla ve Sami birlikte camiye gittiler.

التقطا ليلي و سامي صورة أخرى معا.

Leyla ve Sami birlikte bir resim yaptılar.

حول بعض الأمور التي تقلقه في علاقتهما معا

ilişkide yaşadığı bazı kaygıları

معا ، خدعوا قائدًا نمساويًا لتسليم جسر الدانوب الحيوي ، من

, ancak farklılıklarını bir kenara koydular. Birlikte, bir ateşkes imzalandığına ikna ederek

بقيا فاضل و ليلى معا لبضعة أيّام في القاهرة.

Fadıl ve Leyla, Kahire'de birlikte romantik bir hafta sonu geçirdiler.

اختارا فاضل أن ليلى أن يمضيا وقتهما معا كحبيبان.

Fadıl ve Leyla, erkek arkadaş ve kız arkadaş olarak vakitlerini birlikte geçirmeyi seçtiler.

سامي و ليلى حقّا يقضيان الكثير من الوقت معا.

Sami ve Leyla birlikte çok zaman geçiriyorlar.

أمضى سامي و ليلى بعض الوقت معا في مطعم محليّ للوجبات الخفيفة.

Sami ve Leyla yöresel küçük bir lokantada takıldılar.

- عادة ما كنا نذهب معا لصيد السمك.
- عادة ما كنت أصاحبه لصيد السمك.

Ben sık sık onunla balık tutmaya gittim.