Translation of "النظر" in Turkish

0.070 sec.

Examples of using "النظر" in a sentence and their turkish translations:

إنه عن النظر

Bakmakla ilgili

النظر في المغناطيس

bir mıknatıs düşünün

وبغض النظر عن السبب،

Sebebi her neyse

‫سأحاول عدم النظر للأسفل.‬

Aşağı bakmamaya çalışın.

بغض النظر عن حجمها

büyüklükleri ne olduğu önemli değil

أدام النظر إلى الرسم.

O, resme bakmaya devam etti.

بغض النظر عن الأشخاص والظروف.

mutlu olabiliriz.

بغض النظر عن الظروف المحيطة ؟

nasıl ona tutunabiliriz ?

بغض النظر، المبدأ هو نفسه.

Fark etmez, kural ne olursa olsun aynı.

النظر في الواقع آيا صوفيا

aslında Ayasofya'ya bakılınca

النظر إلى المسيحيين بالحقد والكراهية

Hristiyanlara karşı kin ve nefretle bakmak

سأذهب بغض النظر عن مجيئه.

O gelse de gelmese de, ben gideceğim.

والحقيقة هي أنه بغض النظر عن مدى المهارة التي قد تكون لديكم في النظر،

Bakmak ile ilgili ne kadar becerikli görünseniz de

حسنا، بصرف النظر عن الهراء والضحك،

Tüm saçmalıklar ve gülüşmeleri çıkarırsak

بغض النظر عن البيانات التي تراها.

hangi veriyi kullanırsanız kullanın.

فبإمكانه فقط النظر من خلال شاشة

bilgisayar ekranından izleyerek

أن سلطان قصير النظر غزا اسطنبول

basiretsiz dar görüşlü bir padişahın İstanbul'u fethettiğini

أولئك الذين يتساءلون يرجى النظر هناك

merak edenler lütfen oraya baksın

قد لا تعرف هذا بمجرد النظر إلي،

Bunu bana bakarak anlamıyor olabilirsin

‫سأركز على النظر للأمام‬ ‫واستخدام قوة ساقيّ،‬

İleriye bakmaya odaklanmalı ve bacak gücünüzü kullanarak...

ولكن بدلًا من النظر بعيدًا وكشف المحيط،

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

الرجاء النظر في الانضمام إليهم لدعم عملنا

Onlara katılıp bize destek olabilirsiniz.

بدأ النظر بعد هذا الساعة ، هذا الرجل

Bu saatten sonra dikkate alınmaya başlanıyor bu adam

بغض النظر عن نوع الكرة التي تستخدمها.

Ne tür bir top kullanırsanız kullanın.

حاول توم أن يتجنب النظر إلى ماري.

Tom Mary'ye bakmaktan kaçınmaya çalıştı.

وهذه النتائج لم تفاجئنا، بل عندما أمعنّا النظر،

Bu sonuçlar bizi şaşırtmadı ama daha yakından baktığımızda

ويمكننا النظر داخل أدمغتهم هذا ما تراه هنا

ve beyinlerinin içine bakıyoruz, işte burada gördüğünüz şey bu.

ما أدعوكم جميعا لفعله بغض النظر عن جنسنا،

Cinsiyetlerimize bakmadan hepimizi

فقط تكون منطقية من وجهة النظر هذه هنا.

sadece buradan bu açıdan anlamlıdır.

لم يكن هذا التمرين حول النظر في المنحوتة.

Bu alıştırma bir heykele bakmakla ilgili değil.

الأولى هي أن تتفقد وجهات النظر الأخرى بفعالية

İlki aktif olarak farklı bakış açıları aramaktır.

دعونا نقوم بأخذ عينات الآن. النظر في تجمع

şimdi bir örneklendirme yapalım. Bir havuz düşünün

على الأقل تأخذون فى الاعتبار وجهة النظر التى أطرحها،

size sunduğum şu bakış açısını en azından dikkate alırsınız,

ولكن جميعهم ينظر إلى وجهة النظر بزاوية 45 درجة.

fakat hepsi 45 derece hareket yönüne bakıyor.

‫ولكن هناك أيضاً شيئاً ساحراً ‬ ‫في النظر في اللهب.‬

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

للاخوان المسلمين. دون النظر لخليفة حفتر والجيش الوطني ما

kuruldu. Müslüman Kardeşler ile . Halife Hafter ve Ulusal Ordu'dan bağımsız

هذا الادراك اجبرنا على النظر في شيء يدعى الطب الشخصي.

Bu gerçek, bizi kişiselleştirilmiş ilaç adı verilen bir şey düşünmeye itti.

‫ولا يمكن النظر إلى السكان‬ ‫بمعزل عن الإنتاج أو الاستهلاك.‬

Bu konuda daha da açık olmama izin verin:

ويمكن حتى لأولياء الأمور النظر لرؤية غياب اللون في اللوحات

Hatta aileler de resimlerdeki renk eksikliklerine bakarak

لو أمعنت النظر في هذه الأزمات، لأدركت أنها أزمات ملحة

Bu krizlere bakacak olursanız ne kadar önemli olduklarını

بغض النظر عن خصوماتهم السياسية، فإن قطز وبيبرس كانوا رجالًا

Politik düşmanlıkları dışında Qutuz ve Baybars

هذه القصة بالنسبة لي ليست مجرد النظر إلى الجانب المشرق

Benim için, hikâye Polyannacılık oynamakla ilgili değil

هل تعلم أننا نتحدث عن مثل هذه العبقرية بعيدة النظر؟

Bu kadar ileri görüşlü bir dahiden bahsediyoruz farkındamısınız?

تعلمت أن أضع مسافة بيني وبين وجهات النظر التي تحمل الكراهية

ancak kendimi nefret dolu görüşlerden uzaklaştırırken

فلا بد من النظر إلى 37 بالمائة ممّا معروض في السوق،

pazarda olan evlerin yüzde 37'sine bakmalı

أو يمكننا النظر إلى الملح والدخان والغبار المتواجد في الغلاف الجوي،

Ya da atmosferdeki tuzu, dumanı ve tozu

بغض النظر عن إيجاد جزيء المادة المظلمة في أي وقتٍ قريب،

Bu parçacığı yakın zamanda bulup bulamayacağımıza bakmaksızın

في حين أن النظر لكميات كبيرة من اللون الأصفر يجعل الأطفال يبكون.

aşırı derecede sarı rengine maruz kalmak bebekleri ağlatıyor.

‫مع ذلك، وبغض النظر عن مكان تواجدنا‬ ‫تُمنح هذه العاطفة طابعًا جندريًّا.‬

Nerede olduğumuza bakmaksızın her nasılsa, duygu cinsiyetli.

بغض النظر عن اختياره، لن يعلم الرومان بحركته في وقت مبكر فحسب،

Hangisini seçerse seçsin, sadece Romalılar yaptıklarından öncesinde haberdar olmayacaktır,

مما يجعلني في مأمن من وجهات النظر التي _ لا أتفق بالضرورة معها

hemfikir olmadığım görüşlere karşı bağışıklık kazandırdığıydı,

بصرف النظر عن ذلك ، كانت العديد من الشركات تستخدم بالفعل هذا البرنامج.

onun dışında zaten bir çok şirket bu programı zaten kullanıyordu

يتم النظر إلى هذه بريبة هذه الأيام لأنها كتبت بعد مئات السنين

Bunlara bugünlerde şüpheyle bakılıyor çünkü yüzlerce yıl

ما الذي أحجمت عن نفسي بغض النظر عن هذا العباءة الأرجواني والإكليل؟

Bu mor pelerin ve diadem dışında kendime ne sakladım?

من دون أن أضع مسافة بيني وبين الشخص الذي يحمل وجهات النظر تلك.

bu görüşleri sunan insandan kendimi soyutlamamayı öğrendim.

لا أستخدم ساعة ، ولكن يجب على المراقبين النظر إلى ساعة اليد على الفور.

Ben saat kullanmıyorum ama saat kullananlar hemen bir kol saatine baksınlar

بغضّ النظر عن كونه متعبًا أو لا، سيكتب في مذكّراته قبل أن يخلد إلى النوم.

Ne kadar yorgun olursa olsun, yatmadan önce günlüğünü yazar.