Translation of "الكبيرة" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "الكبيرة" in a sentence and their turkish translations:

إنها التجمعات الكبيرة

büyük destekçiler.

‫القروش البيضاء الكبيرة.‬

Büyük beyaz köpek balıkları.

واعظًا في الكنائس الكبيرة.

Muazzam kiliselerde vaaz verdim.

هذه هي الصورة الكبيرة

işte büyük tablo bu

إنها المدينة الكبيرة سريعة الزوال.

muazzam bir hayal gücü ve enerji harcıyor.

يعمل جاهداً ليعيل أسرته الكبيرة.

O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.

لا تنس الكتابة بالأحرف الكبيرة.

Lütfen büyük harfleri unutma.

ومراقبة الشركات الكبيرة أو زيادة رواتب العاملين.

ekonomik politikalar izleyebiliriz.

♪ هل تتذكر الساحات الواسعة الكبيرة ♪

♪ Hatırlar mısın geniş ferah meydanları ♪

‫تتشارك الناس أراضي الصيد مع القطط الكبيرة.‬

Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.

‫تنصت آذانه الكبيرة إلى هزات الخشب الأجوف.‬

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

فربما أفضل السيارات الكبيرة المناسبة والحكومة الصغيرة

muhtemelen mini mini arabalar ve büyük hükümetler yerine

‫هذا كل ما تحتاج إليه‬ ‫القروش البيضاء الكبيرة.‬

Büyük beyaz daha ne istesin?

‫وأخذ يختبئ‬ ‫تحت نباتات شقائق النعمان الكبيرة السامة.‬

ve kocaman, zehirli bir anemonun altına gizlendi.

إن اعتنيت بالأشياء الصغيرة، ستعتني الأشياء الكبيرة بأنفسها.

Eğer küçük şeyleri halledersen, büyük şeyler kendiliğinden hallolur.

ومع ذلك هذا لا يلغي قدرتنا الكبيرة على التعلم.

Yine de bu iki avantajın hiçbiri bizim üstün öğrenme yeteneğimizi geçemez.

‫ولكن القطط الكبيرة عادة‬ ‫يكاد فراؤها يكون عديم الرائحة.‬

Ama büyük kedilerin kürklerinde nadiren koku bulunur.

‫هذه القردة الكبيرة غالبًا ما تنام‬ ‫في أعشاش ورقية.‬

Genelde bu büyük maymunlar yapraklardan oluşan yuvalarında uyur.

النوع الثاني هو الخفافيش ذات الأجسام الكبيرة وتغذية الفاكهة.

ikinci tür ise büyük gövdeli ve meyve ile beslenen yarasalar

تعطى لكل واحد فيكم هذه النعمة الكبيرة وهي الحياة،

Siz de bu dev hediyeye sahipsini: Hayat,

ابداع فرانكشاتين، هذه القطعة الفنية الكبيرة السيئه من مسلسه الخيالي

Frankenstein'ın yaratılışı, kafasında civatalarla,

ثم بدأ كل الحكام في التصفية بناءً على خبرتهم الكبيرة

Sonra bütün jüri üyeleri büyük deneyimimizle şunu yapmaya başladık;

‫أو نحاول الاستظلال ‬ ‫تحت واحدة من هذه الصخور الكبيرة المعلقة.‬

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

المقاهي والمطاعم وبعض الأسواق الكبيرة ومصففي الشعر ... العديد منها مغلق.

Kafeler, restoranlar, büyük marketlerin bazıları, kuaförler... Ya bunların bir çoğu kapandı.

السفن التجارية الكبيرة فيه وهو الامر الذي تفتقر له الموانئ

olan bu limanın önemini size anlatmalıyız.

جميع شركات وول ستريت الكبيرة في البلاد راهنت على هذه القروض.

Ülkenin tüm büyük Wall Street firmaları bu kredilere bahse giriyor.

ولكن، لو ارتدى كلاكما الكمامات للحد من خروج القطرات الكبيرة وانتشارها،

Ama eğer ikinizde damlacıkların yayılımını engellemek için maske takarsanız

هنا تقع المشكلة الكبيرة ,كل عملية اسقاط تتضمن بعض تضحيات في

Ve büyük bir sorun var: Bu projeksiyonlardan her biri şekilde, mesafe de,

‫كما هي فرصة جيدة لتقوية العلاقات‬ ‫التي تحفظ شمل هذه الأسرة الكبيرة.‬

Bu kadar büyük bir aileyi bir arada tutan bağları da sağlamlaştırmak gerek.

لا يمكن أن تضيع في المدن الكبيرة، فهناك خرائط في كل مكان.

Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

كانت قاعته الكبيرة تقع بالقرب من ليجر ، حيث استضاف فرقة مشهورة من الأبطال.

Büyük salonu, ünlü bir şampiyonlar grubunu eğlendirdiği Lejre'nin yakınında duruyordu.

إذا تم تقسيم سطح قاعدة البراميت الكبيرة إلى نصف نصف البراميت ، يظهر الرقم pi.

büyük pramit'in tabanının yüzeyi pramit'in yarısının iki katına bölünürse pi sayısı çıkıyor karşımıza

- عادةً ما تشرب أختي الكبيرة الشاي مع الحليب.
- كثيراً ما تشرب أختي الكبرى الشاي بالحليب.

Ablam sık sık sütlü çay içer.