Translation of "البيضاء" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "البيضاء" in a sentence and their turkish translations:

‫القروش البيضاء الكبيرة.‬

Büyük beyaz köpek balıkları.

دعونا نضعه كحمامة السلام البيضاء للأتراك

onun karşısına da beyaz Türklerin kahramanı Barış'ı koyalım,

تبقى المرأة البيضاء في مقدمة حملاتهم الإعلانيّة.

hala bu ticari kampanyaların başında geliyor.

‫حسناً، ترى النسيج الخلوي‬ ‫وهو هذه الطبقة البيضاء.‬

Pekâlâ, bu büyütkendoku ve burası da beyaz katman.

‫تصطاد القروش البيضاء الكبيرة‬ ‫باستخدام عدد من الحواس.‬

Büyük beyazlar pek çok duyu kullanarak avlanırlar.

‫هذا كل ما تحتاج إليه‬ ‫القروش البيضاء الكبيرة.‬

Büyük beyaz daha ne istesin?

لاحظوا أنني قلت: "ما خطبنا نحن ذوي البشرة البيضاء؟"

Dikkat ederseniz "Biz beyaz insanların sorunu ne?" dedim.

‫حسناً، إذن اخترت النسيج الخلوي؟‬ ‫وهو هذه الطبقة البيضاء.‬

Pekâlâ, büyütkendokuyu mu seçtiniz? Ve bu da beyaz katman.

بمثل هذا النوع الغير ناضج والمرّ من سياسات الهوية البيضاء.

ya da en azından kabul edeceğini keşfetmem.

‫إن دخلت هذه المياه البيضاء هنا،‬ ‫سأكون في مشكلة كبيرة.‬

Su buradayken bunu denersem başım büyük belaya girer.

تربيت في الأحياء البيضاء أثناء الفصل العنصري في جنوب أفريقيا،

Ayrımcı Güney Afrika'nın beyaz banliyölerinde büyüdüm,

‫الذي تستخدم فيه القروش البيضاء الكبيرة‬ ‫الضوء الصناعي لصيد الفقمات.‬

yapay ışık eşliğinde fok avladığının bilindiği dünyadaki tek yer.

أود أن أقترح شيئاً على ذوي الياقات البيضاء الذين أكون مثلهم أحياناً،

Benim beyaz yakalılara naçizane kendimin de arada sırada denediği

لكن أعتقد أن هناك عدد متزايد من ذوي البشرة البيضاء يسألونه أيضًا،

Bence ülkemizde gerçekleşen olayların da gösterdiği üzere