Translation of "السّجن" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "السّجن" in a sentence and their turkish translations:

سامي في السّجن الآن.

Fadıl şu anhapiste.

نُقلت ليلى إلى السّجن.

- Leyla hapse götürüldü.
- Leyla hapse atıldı.

عاد سامي إلى السّجن.

Sami hapishaneye geri döndü.

أُرسل سامي إلى السّجن.

Sami hapishaneye gönderildi.

الحياة في السّجن موت بطيء.

Cezaevindeki hayat, yavaş bir ölümdür.

تعرّف سامي بفريد في السّجن.

- Sami hapishanede Ferit ile tanıştı.
- Sami hapishanede Ferit'le karşılaştı.

كتب سامي رسالة من السّجن.

Sami hapishaneden bir mektup yazdı.

وضع سامي حدّا لحياته في السّجن.

- Sami hapiste kendi canına kıydı.
- Sami hapiste intihar etti.

سيقضي سامي بقيّة حياته في السّجن.

Sami ömrünün geri kalanını hapiste geçirecek.

سيقضي سامي معظم حياته في السّجن.

Sami hayatının çoğunu hapishanede geçiriyor olacak.

مات سامي في السّجن بسبب مشكل صحّي.

Sami sağlıkla ilgili bir sorundan dolayı hapishanede öldü.

انضمّ شركاء سامي في الجريمة إليه في السّجن.

Sami'nin suç ortakları da hapishanede ona katıldı.

اضطرّ سامي كي يقضي بعض الوقت في السّجن.

Sami bir süre hapishanede kalmak zorunda kaldı.

لم يكن فاضل يريد أن يقضي وقتا في السّجن.

Fadıl hapishanede yatmak istemedi.

سأقضي خمسين سنة في السّجن. من الأفضل أن تطلّقيني.

Elli yıl hapiste kalacağım. Benden boşanırsan daha iyi olur.

لم يرد سامي أن يمضي بقيّة حياته في السّجن.

Sami hayatının geri kalanını hapiste geçirmek istemiyordu.

سيقضي سامي بقيّة حياته و هو يتآكل في السّجن.

Sami hayatının kalanını hapiste çürüyerek geçirecek.

- سامي في السّجن مدى الحياة.
- سامي يقضي حكما بالمؤبّد.
- سامي يقضي حكما بالسّجن المؤبّد.

Sami hayattan uzaktadır.