Examples of using "السلام؛" in a sentence and their turkish translations:
Barış istiyorum.
Selamünaleyküm.
Sevgi ve Barış.
ki bu iç huzurunuzun doğasında vardır.
Biz barış yararına çalışıyoruz.
Dünyada barış istiyoruz.
ve barış için birlikte çalışarak
''Merhaba, iyi günler. Selamın aleyküm.'' selamlarından
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
onun karşısına da beyaz Türklerin kahramanı Barış'ı koyalım,
Huzuru böyle bulabildim.
Çünkü bu bizim içimizden gelen huzur,
selam vereceğim. Olur mu? ''Hayır olmaz.''
bir kısmı selam almadan geçerken baktılar,
içinizdeki bu huzuru gün içerisinde
Barış sağlamak ve savaşları durdurmak için yapabilceğimiz şeylerden biri de
Tilsit'in barış anlaşmasının ardından Davout
İnsanlara selam verdim, birçoğu selamımı aldılar,
her gün, hiç ama hiç tanımadığın on kişiye selam vereceksin.''
Selam, muhabbet, cadde, eczane. İşte en son bu geliyor.
Anlaşma, 1931. Yılın başlarında imzalansa da, Bayazıd
Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.