Translation of "البيض" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "البيض" in a sentence and their turkish translations:

- اشترت البيض بالدزينة.
- اشترت البيض بالدرزن.

O düzineyle yumurta aldı.

‫أغلفة البيض.‬

Peki yumurta kabukları?

‫انظر، البيض الصغير.‬

Bakın, küçük yumurtalar.

تضع الطيور البيض.

Kuşlar yumurtlar.

ثلاثة أرباع الناس البيض ليسوا عندهم أصدقاء غير البيض.

beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

‫هل نأكل البيض نيئاً؟‬

Çiğ yumurtayı mı seçeceğiz,

‫فقس كل هذا البيض.‬

Tüm yavrular yumurtadan çıktı.

لو سمحت ، أين البيض؟

Yumurtalar nerede, lütfen?

ابنتي تحب صفار البيض.

Kızım yumurta sarısını seviyor.

لأنني الآن أتحدث عن أولئك البيض،

çünkü şu anda, diğer beyaz insanlar hakkında konuşmuyorum

ولا ينطبق هذا على البيض فقط،

Bu sadece yumurtalar için geçerli değil,

النملة الملكة تنتج البيض لبضع ثوان

kraliçe karınca ise, bir kaç saniyede bir süreli yumurta üretir

واكتشاف أن أغلبية ضخمة من الأمريكيين البيض

ve beyaz Amerikalıların esaslı çoğunluğunun böylesi çiğ ve keskin

‫حسناً، تريدني أن أختر تناول البيض نيئاً!‬

Pekâlâ, çiğ yumurtayı mı seçeyim?

‫لذا إن كان لديك خيار،‬ ‫تجنب أكل البيض!‬

Bir seçeneğiniz varsa, yumurtadan uzak durun!

‫هل نختار أكل البيض نيئاً؟‬ ‫أو زهور الجولق؟‬

Çiğ yumurtayı mı seçeceğiz, karaçalı çiçeğini mi?

‫جزء كبير من جسدها وُهب لوضع ذلك البيض.‬

Vücudunun büyük bir kısmı o yumurtalar için feda ediliyor.

المصدر التاريخي للشيطنة من الذكور السود و الذكور البيض

siyah ve beyaz erkeklerin şeytanlaştırılma hikayeleri

إنها مهنة تتكون 92% من الموظفين البيض وأغلبهم ذكور

Yüzde 92'si beyaz ve ağırlıklı olarak erkek olan,

‫ويتزامن موعد موتها‬ ‫تمامًا مع موعد فقس هذا البيض.‬

ve ölüm anını tam yumurtaların çatlayacağı zamana göre ayarlıyordu.

اشتريت بعض البيض الطازج الذي أتى من المزرعة للتو.

Az önce çiftlikten gelmiş olan birkaç taze yumurtayı aldım.

‫ولكن البيض بالنسبة للناجين‬ ‫يكاد يكون دائماً مصدراً هائلاً للطاقة،‬

Ama hayatta kalmak isteyen için yumurtalar harika enerji kaynağıdır.

‫وُضع البيض في الجزء الخلفي في الوكر‬ ‫وفي الظلام.‬ ‫ويستحيل رؤيته.‬

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.