Translation of "إياه" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "إياه" in a sentence and their turkish translations:

- أعطه إياه.
- أعطه إياها.

- Onu ona verin.
- Bunu ona ver.

متناولةً إياه بشراهة ثم أستفرغه،

Aşırı yemek yiyordum.

لا شيء معي لأعطيك إياه.

Sana verecek bir şeyim yok.

هل لديك شيء لتريني إياه؟

Bana gösterecek bir şeyin var mı?

وهذا بالضبط ما يعلمنا إياه العلم.

ve bu da tam olarak bilimin bize öğrettiği şeydir.

‫ما علمتني إياه هو الشعور بأنني...‬

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

والذي ندعي بأننا نريدهم أن يرونا إياه.

onları ayıplıyor ve sorunu kötüleştiriyoruz.

عرض أن يصطحبني في الجوار ويريني إياه.

Bana etrafı gezdirip gösterdi.

هناك شيئاً ما أريد أن ُأريكَ إياه.

Sana göstermek istediğim bir şey var.

أضاع الطفل الصغير النقود التي أعطاها إياه أبوه.

Küçük çocuk babası tarafından kendisine verilen parayı kaybetti.

ما علمني إياه هو أن الشجاعة ليست في انعدام الخوف،

Bana cesaretin korkunun olmayışı değil,

شيئًا آخر علمنا إياه السيد روس، وهو أن التصويت أمرٌ في غاية الأهمية.

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

اختار هاوكنغ التركيز على الرياضيات والفيزياء، رافضا بهذا حث والده الطبيب إياه على دراسة الطب.

Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.