Examples of using "إنذار" in a sentence and their turkish translations:
Zevkini kaçıracağım:
Sami, evine bir ev alarm sistemi kurdu.
çünkü pasaportumda hâlâ seyahat uyarısı vardı.
Baskıncılar, İngiltere'nin doğu kıyısı açıklarında uyarmadan ortaya çıkar.
Bu elçiler Hülagü Han'ın adına oradalardı ve çok açık bir ultimatom u getirmişlerdi