Translation of "أفهم" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "أفهم" in a sentence and their turkish translations:

- لا أفهم.
- أنا لا أفهم

Anlamadım.

- لا أفهم.
- أنا لم أفهم.

Anlamadım.

- لا أفهم.
- أنا لا أفهم.

Anlamıyorum.

أنا أفهم

Anlıyorum.

أفهم قصدك.

Senin ne demek istediğini görebiliyorum.

أفهم لغتك.

Dilini anlıyorum.

وبريا جعلتني أفهم

Priya şunu anlamamı sağladı,

لا أفهم الموسيقى.

Ben müzikten anlamıyorum.

أنا لا أفهم ذلك،

Bunu hiç anlamıyorum

إنني أفهم ما تقول

Onun dediğini anlıyorum.

لا أستطيع أن أفهم.

Anlamıyorum.

لا أفهم ما تقصده.

Ne demek istediğini anlamıyorum.

نعم ، أفهم ذلك. شكراً.

- Evet, anlıyorum. Teşekkür ederim.
- Evet, anlıyorum. Teşekkürler.

أنا لا أفهم هذا.

Bunu anlamıyorum.

أنا لا أفهم النكتة

Şakasını anlayamadım.

- "هل فهمت؟" "لم أفهم بتاتا."
- "هل فهمت؟" "أنا لم أفهم بتاتا."

“Anlıyor musun?” “Hiç anlamıyorum.”

ولكي أفهم ماذا اكون كرجل،

Bir erkek olarak kim olduğumu anlamak için

لن أفهم ولن أستوعب كليا

Şunun ne anlama geldiğini asla tam olarak anlayamayacağım:

أولاً لم أفهم ماذا حدث.

Önce bir anlamadım ne olduğunu.

أنا لا أفهم هذه الكلمة.

- Ben bu kelimeyi anlamıyorum.
- Bu kelimeyi anlamıyorum.

أنا حقًا لا أفهم هذا.

Gerçekten bunu anlayamıyorum.

ولكن أنا أفهم ما يقول.

Ancak onun dediğini anlıyorum.

أفهم ميل المرأة لأن تشكك بنفسها.

Bir kadının kendinden şüphe etme eğilimini çok iyi anlıyorum.

قال: "باولا، أنا لا أفهم هذا،

"Paula bunu hala aklım almıyor

فأحاول أن أفهم و أصلح الكراهية

Nefreti anlayıp çözmede

لا أفهم اللغة الكورية، لم أتعلمها.

Ben Korece anlayamıyorum. Ben onu hiç öğrenmedim.

لم أفهم الطرفة التي قصها علينا.

Onun bize anlattığı şakayı anlayamadım.

لا أفهم كل شيء مما تقوله.

Söylediğini tam olarak anlamıyorum.

لا أفهم سبب ولعه بكرة القدم.

Onun futbol takıntısını anlayamıyorum.

تقول غرائب، لا أستطيع أن أفهم.

O tuhaf şeyler söylüyor. Ben gerçekten anlamıyorum.

استطعت أن أفهم فجأة بكتير من الوضوح

ne kadar derinden izole edildiğimi ve hep öyle olduğumu

كي أفهم سبب تردد صداها العميق جدًا.

hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

يصعب عليّ جدا أن أفهم هذا الكتاب.

Bu kitap benim anlamam için çok zor.

أحاول أن أفهم لماذا لم تقم بالأمر .

Onu niye yapmadığını anlamaya çalışıyorum.

أحب أن أفهم كيف يتعامل الناس مع العالم،

İnsanların dünya hakkındaki çıkarımları nasıl yaptığını; sonuca nasıl vardığını,

ما زلت أفهم أنني أستطيع كتابة المقالات عن

yine fikirlerimdense, o güne kadar düşünmüş insanların fikirlerini

هم كسالى. لا أستطيع أن أفهم هؤلاء الناس.

Onlar tembel. Böyle insanları anlayamıyorum.

مرة أخرى ، أفهم أنني يجب أن شخصًا يعجب في

yine birilerini hoş tutmak zorunda olduğumu;

أنا حقا لا أستطيع أن أفهم فن النحت الحديث.

Modern heykeltıraşlığı gerçekten anlayamıyorum.

لا أستطيع أن أفهم أي نوع من الأشخاص هو

Bu kişilerden hiçbir şey anlayamıyorum.

- لا أستطيع فهم ما تقول.
- لا أفهم ما تقوله.

Seni anlamıyorum.

- لا أدعي فهم النساء.
- لا أدعي أنني أفهم النساء.

Kadınları anlıyormuş gibi davranmam.

أشعر بالزهو من أثر المورفين، أحاول أن أفهم ما يجري.

yüksek morfinden kafam iyi halde daha sonra ne olacağını düşünüyordum.

قبل أن أفهم ما كانت تصنعه في البلد الذي وُلِدت فيه.

doğduğum ülkeye ne yaptığını anlamamdan önce.

لا أفهم لِمَ يخاف الناس من الأفكار الجديدة، أنا خائف من الأفكار القديمة.

İnsanların yeni fikirlerden neden korktuklarını anlayamıyorum. Ben eskilerinden korkarım.

- لم أفهم هذا التفسير.
- كان ذلك التفسير صعبا للفهم.
- هذا الشرح يتخطى طاقتي الاستعابية.

Açıklama benim anlayışımın ötesinde.