Translation of "Yirmi" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Yirmi" in a sentence and their spanish translations:

O yirmi bir yirmi daha bulaştırdığı zaman

Cuando tenía veintiún años y veinte más infectados

Laurie yirmi yaşındadır.

Laurie tiene veinte años.

Muiriel yirmi yaşındadır.

Muiriel tiene veinte años.

Kedi yirmi günlüktür.

El gato tiene veinte días.

Yirmi kelebek yakaladı.

- Ha atrapado veinte mariposas.
- Él atrapó veinte mariposas.

Muiriel yirmi yaşında.

Muiriel tiene veinte años.

O yirmi yaşında.

Ella tiene veinte años.

Bina yirmi katlıdır.

El edificio tiene veinte pisos.

Sınıfımızda yirmi beş erkek ve yirmi kız var.

En nuestra clase hay 25 chicos y 20 chicas.

- Yirmi ülkede İspanyolca konuşulur.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşulur.

Se habla español en veinte países.

O yaklaşık yirmi dolardı.

Eran unos veinte dólares.

Bina yirmi kat yüksekliğinde.

El edificio tiene veinte pisos.

Turnuvaya yirmi takım girdi.

Veinte equipos entraron al torneo.

Saat onu yirmi geçiyor.

Son las diez y veinte.

Günde yirmi mil yürürüm.

Camino veinte millas al día.

Bence sen yirmi yaşındasın.

Estimo que tienes veinte años.

Annem yirmi yaşında evlendi.

Mi madre se casó cuando tenía 20 años.

Yirmi, güzel bir yaştır.

Los veinte años son una bella edad.

Ben yirmi beş yaşındayım

- Yo tengo 25 años.
- Tengo 25 años.

O yirmi yıl sürdü.

Duró veinte años.

Yirmi yıl zaten geçti.

- Ya pasaron veinte años.
- Ya han pasado veinte años.

Burada yirmi aile yaşar.

Veinte familias viven aquí.

Vadi yirmi mil genişliğinde.

El valle era de veinte millas de ancho.

Tom yirmi şınav yaptı.

Tom hizo veinte lagartijas.

Bu toplam küresel üretimin yirmi sekiz aralık yirmi bir yüzde

global, según las estadísticas del sitio web de Statista, es China, que es el

- Onun yirmi çocuğu var.
- O 20 çocuğa sahiptir.
- Yirmi çocuğu var.

Tiene veinte niños.

Yirmi dakika içinde tekrar arayacağım.

Volveré a llamar en veinte minutos.

Yirmi yıl uzun bir süre.

Veinte años es un largo tiempo.

Yirmi yaşında olsam oy verebilirim.

Si yo tuviera veinte, podría votar.

O, en fazla yirmi yaşındadır.

A lo sumo ella tiene 20 años de edad.

O, yirmi beş yaşındayken evlendi.

- Se casó con 25 años.
- Se casó a los veinticinco.
- Se casó cuando tenía veinticinco.

O yirmi yaşındayken onunla evlendi.

Ella se casó con él a los 20 años.

Bu kitabı yirmi yaşında yazdı.

Él escribió este libro a los veinte años.

Tom'un yirmide yirmi görüşü var.

Tom tiene vista 20/20.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Ella caminaba veinte millas al día.

İki saat yüz yirmi dakikadır.

Dos horas son ciento veinte minutos.

Ailem yirmi yıldır burada yaşıyor.

Mi familia lleva viviendo aquí veinte años.

Onun çiftliği yirmi mil karedir.

Su rancho abarca 20 millas cuadradas.

Orada yirmi civarında insan vardı.

Había más o menos veinte personas allí.

Beş kere beş yirmi beştir.

- Cinco por cinco son veinticinco.
- Cinco por cinco es veinticinco.

Partiye yirmi arkadaşı davet ettim.

Invité a veinte amigos a la fiesta.

Yirmi yaşındayken bir öğretmen oldu.

Se hizo profesora cuando tenía veinte años.

Sayfa yirmi beşteki haritaya bak.

Mira el mapa de la página 25.

Güneş gözlüğünün maliyeti yirmi pound.

Las gafas de sol cuestan veinte euros.

Sınıfımda yirmi yedi öğrenci var.

Hay veintisiete alumnos en mi clase.

Yirmi dakikalık bir gecikme var.

Hay un retraso de veinte minutos.

Bir gün yirmi dört saattir.

Un día tiene veinticuatro horas.

Bir yangında yirmi kişi öldü.

Veinte personas murieron en un incendio.

O yirmi yaşında kitap yazdı.

Él escribió el libro a la edad de veinte años.

Kaç yaşındasınız? - Yirmi üç yaşındayım.

¿Cuántos años tiene usted? – Tengo veintitrés años.

Bu son yirmi yıldır eğilimdi.

Esta ha sido la tendencia de los últimos veinte años.

O yirmi iki şubat'ta doğdu.

Él nació el veintidós de febrero.

- Cumhuriyet Bayramı yirmi altı Ocakta kutlanır.
- Cumhuriyet Bayramı yirmi altı Ocak'ta kutlanır.

El día de la República se celebra el veintiséis de enero.

- Dikkat! Muayene odası elli ikinci kattadır, yirmi dört ve yirmi altıncı muayenehaneler arasında.
- Dikkat! Muayenehane odası elli ikinci katta, yirmi dört ve yirmi altıncı odaların arasındadır.

¡Atención! La consulta número cincuenta está en la segunda planta, entre las consultas número veinticuatro y veintiséis.

Ve yirmi yıla varan cezalar aldılar

con algunas sentencias de hasta 20 años,

Yirmi yıldan uzun bir süre sonra,

Más de 20 años después,

Ancak sadece yirmi milyon öğrenci kayıtlı.

y solo 20 millones de alumnos inscritos.

İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürer.

Se tarda veinte minutos andando de la estación a la escuela.

O yirmi yaşında, bir öğretmen oldu.

Ella a los veinte años se hizo profesora.

Onun raporunun yirmi kopyasını çıkarır mısın?

¿Podrías sacar veinte copias de su informe?

- 20 yıldır evliler.
- Yirmi yıldır evliler.

Ellos han estado casados por veinte años.

Yirmi iki Haziran 1974'te doğdum.

Nací el veintidós de junio de 1974.

O bir günde yirmi sigara içer.

Él fuma veinte cigarrillos al día.

Tom biletini yirmi dakika önce aldı.

Tom compró su entrada hace veinte minutos.

Bu sınıfta yirmi dört sandalyemiz var.

Tenemos veinticuatro sillas en este clase.

Yirmi öğrenciden sadece biri kitabı okudu.

De veinte estudiantes, solo uno ha leído el libro.

Bu doğruyu yirmi eşit parçaya bölünüz.

Divida este segmento en veinte partes iguales.

O yirmi yaşında ilk çocuğunu doğurdu.

- Ella dio luz a su primer hijo a los veinte años de edad.
- Ella dio a luz a su primer hijo a sus veinte años.
- Ella dio a luz a su primer hijo a los veinte años.

Şubat artık yıllarda yirmi dokuz çeker.

Febrero tiene 29 días en los años bisiestos.

O bu kitabı yirmi yaşındayken yazdı.

Él escribió este libro a los veinte años.

İnsan kafatası yirmi üç kemikten oluşur.

El cráneo humano consiste de 23 huesos.

Onlardan yaklaşık olarak yirmi tane var.

Hay alrededor de veinte de ellos.

Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.

China es veinte veces más grande que Japón.

Tom hapishanede yirmi yıla mahkûm edildi.

Tom fue sentenciado a veinte años en prisión.

Ailem burada yirmi yıl boyunca yaşadı.

Mi familia vivió aquí por veinte años.

- Bir sonraki otobüsü yirmi dakika beklemek zorunda kaldım.
- Bir sonraki otobüsü mecburen yirmi dakika bekledim.
- Bir sonraki otobüs için yirmi dakika beklemem gerekti.

Tuve que esperar veinte minutos para el próximo bus.

- Seni son gördüğümden beri yirmi yıl geçmiş.
- Seni en son gördüğümden beri yirmi yıl oldu.

La última vez que te vi fue hace veinte años.

"Bugünden yirmi yıl sonra, yaptığınız şeylerden çok

"Dentro de 20 años, estarás más decepcionado

Sen gidip yirmi kişiye bulaştıracaksın en az

Irás e infectarás a veinte personas al menos

Metan için yüzde yirmi altı ve nitrolar

Veintiséis por ciento para el metano y veintitrés por ciento para los

Benimle onu yapamayacağıma yirmi dolara bahse girdi.

Se apostó conmigo veinte dólares a que no lo haría.

Seni yirmi dakika içerisinde geri arayabilir miyim?

- ¿Te puedo volver a llamar en veinte minutos?
- ¿Puedo volverte a llamar en veinte minutos?

Tom Mary'ye yirmi dolarlık bir fatura uzattı.

Tomás le pasó a María un billete de veinte dólares.

O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.

Ella deseó haber nacido veinte años atrás.

O, yirmi yaşında olduğunu söyledi, gerçek değildi.

Ella dijo que tenía veinte años de edad, lo cual no era cierto.

Yirmi yaşından önce bilinmemesi gereken şeyler vardır.

Hay cosas que no se deben hacer antes de los veinte.

Yirmi altı asker, firar nedeniyle idam edildi.

26 soldados fueron ejecutados por desertores.