Translation of "Yerin" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Yerin" in a sentence and their spanish translations:

yerin adı ise

el nombre del lugar

Yerin sallandığını hissettim.

Yo sentí el suelo temblar.

Yerin kulağı var.

- Las paredes oyen.
- Las paredes tienen oídos.

Yerin titrediğini hissettik.

Nosotros sentimos que se sacudía el suelo.

Yerin dibine geçtim, utancımdan

Me dijo, "Me sentía tan mal y tan cohibida,

Favori tatil yerin nedir?

¿Cuál es tu lugar favorito para pasar las vacaciones?

Bu yerin ismi ne?

¿Cuál es el nombre de este lugar?

yerin altına, okyanusun derinliklerine saklayabiliriz.

en el suelo, bajo tierra o en los océanos.

Olduğum gibi yerin içine gireceğim

Me voy a la tierra tal como soy,

O, yerin sahibiymiş gibi davrandı.

Él actúa como Pedro por su casa.

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

pero las tarántulas andan bajo tierra.

En güvenli yerin nerede olacağını düşünüyorsunuz?

¿Dónde crees que sería el lugar más seguro?

Bu yerin gizemli bir atmosferi var.

- Este lugar tiene una atmósfera misteriosa.
- Este lugar tiene una misteriosa atmósfera.
- Tiene una atmósfera misteriosa este lugar.

Bu yerin kuzeyinde bir yol var.

Al norte de este lugar hay un camino.

Hepsi üzerinize çullanıyor kaçacak bir yerin yok.

Todo está en frente de ti y no hay posibilidad de correr

Tom Mary ile tanıştığı yerin adını hatırlayamadı.

Tom no podía recordar el nombre del lugar en donde conoció a Mary.

- Başımın üstünde yerin var.
- Başımın üstünde yeriniz var.

Eres más que bienvenido.

Bu belirli bir yerel yerin liderliği ve geleneksel bilgisini

Esto necesariamente significa que debemos aprender a seguir,

Çiftleşme sona erdi. Yumurtalarını bırakmak için yerin altına gidiyor.

Al terminar, ella se oculta bajo tierra para poner los huevos

yerin altındaki yılan çukurlarına ve saklanacak bir sürü yer olan

nidos de víboras subterráneos y pueblos abandonados

Ve kendimi ait olduğum yerin orası olduğu düşüncesiyle baş başa buldum

me confirmó que aquel era mi lugar.

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

Les diré que no soy muy amigo de estar bajo tierra.

Tom altın paralarını koyduğu yerin mükemmel saklama yeri olduğunu düşünüyordu. Fakat, yanılıyordu.

Tom pensó que el lugar donde puso sus monedas de oro era el escondite perfecto. Sin embargo, estaba equivocado.

Tom köşedeki küçük yerin yemek yemek için iyi bir yer olabileceğini düşündü.

Tom pensó que el pequeño lugar en la esquina podía ser un buen lugar para comer.

600 yıl cami olarak kullanılan bir yerin tekrar cami olarak kullanılması yanlış değil

No está mal volver a utilizar un lugar utilizado como mezquita durante 600 años como mezquita

- Tom bir kaya ve sert bir yer arasına sıkıştı.
- Tom bir kaya ve sert bir yerin arasında sıkıştı.

Tom está entre la espada y la pared.