Translation of "Yapılmış" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Yapılmış" in a sentence and their spanish translations:

Ev tuğladan yapılmış.

La casa estaba hecha de ladrillos.

Sandalyeler tahtadan yapılmış.

Las sillas están hechas de madera.

Sandalye ahşaptan yapılmış.

La silla está hecha de madera.

Sandalye tahtadan yapılmış.

Esta silla es de madera.

Kutu, ahşaptan yapılmış.

La caja está hecha de madera.

Bu bilet kâğıttan yapılmış.

Este boleto está hecho de papel.

O oyuncak tahtadan yapılmış.

Ese juguete está hecho de madera.

Ve manikür yapılmış tırnakları vardı.

y manicura en las uñas.

Bir asırdan daha önce yapılmış,

fabricado hace más de un siglo,

Bu fırça deve kılından yapılmış.

Este cepillo está hecho de pelo de camello.

Bu peynir keçi sütünden yapılmış.

- Ese queso está hecho de leche de cabra.
- Este queso está hecho de leche de cabra.

Bu peynir koyun sütünden yapılmış.

Este queso está hecho de leche de oveja.

Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.

Ellos inventaron soluciones ingeniosas.

Yani bu da insanlar için yapılmış

Así que este era también un lugar para las personas

- Sandalyeler ahşaptan yapılmıştır.
- Sandalyeler tahtadan yapılmış.

Las sillas están hechas de madera.

Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.

El salvavidas tiene que estar hecho con materiales de alta calidad.

Ben işi yarım yapılmış bırakmayı sevmiyorum.

No me gusta dejar el trabajo a medias.

Grafen saf karbondan yapılmış bir maddedir.

El grafeno es una sustancia formada por carbono puro.

John, Japonya'da yapılmış bir arabaya sahiptir.

- John tiene un auto japonés.
- John tiene un coche hecho en Japón.

Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.

Este es un marco de fotos hecho de plástico.

Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!

¡Qué maravilla oler el café recién hecho!

Mataralar cam veya plastikten mi yapılmış?

¿Los frascos son de vidrio o de plástico?

Saatin akrep ve yelkovanı altından yapılmış.

Las agujas del reloj son de oro.

Bu yüzük saf altın mı yapılmış?

¿Este anillo es de oro puro?

- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
- Bu malzemeden yapılmış bir takım elbise istiyorum.

Quiero un traje hecho de este material.

Bunlar sıkışabilir kauçuk süngerden yapılmış, çok eğlenceli.

Estas están hechas de goma esponjosa comprimida, muy divertidas.

Kutu, zihniniz için sınırlardan yapılmış bir sistemdir.

Una caja es una infraestructura para la mente, formada por límites.

Yanında durduğumuz göl, saf pil asidinden yapılmış.

Ese lago en el que estamos parados está hecho de ácido de batería puro.

Tom altından yapılmış bir kol saati takıyor.

Tom usa un reloj de pulsera de oro.

- Bu vazo demirden yapılmış.
- Bu vazo demirden.

Esta jarra es de hierro.

- Oyuncakların hepsi tahtadan yapılmış.
- Bütün oyuncaklar tahtadan.

Todos los juguetes son de madera.

O, bana deriden yapılmış bir çanta verdi.

Ella me dio un bolso de cuero.

üstelik bu yapılar Sirius yıldızının konumuna göre yapılmış

Además, estas estructuras se hicieron de acuerdo con la ubicación de la estrella Sirio.

Geri dönüştürülmüş kağıttan yapılmış tuvalet kağıdı satın aldık.

Nosotros compramos papel de baño hecho de papel reciclado.

İyi yapılmış bir işle ilgili seni tebrik ederim.

- Te felicito por un trabajo bien hecho.
- Los felicito por un trabajo bien hecho.

Pagan inançlarına göre tüneller tuzaklamalar ve işlemeler yapılmış olmaları

Túneles trampas y bordados realizados según creencias paganas

Siz ve benden tamamen farklı bir şeyden yapılmış olduğuydu.

está compuesta de algo totalmente diferente a nosotros.

Bir plastik bardak gerçek camdan yapılmış olanından daha iyidir.

Un vaso de plástico es mejor que uno hecho de vidrio de verdad.

Filme dublaj yapılmış mı yoksa orijinal dilinde altyazılı mı?

¿La película es doblada o en versión original subtitulada?

At şimdiye kadar insan tarafından yapılmış en asil fetihtir.

El caballo es la conquista más noble que ha hecho el hombre.

Onlar asbestten yapılmış su haznelerinin bir sağlık riski doğurabileceğini söylüyorlar.

Dicen que los tanques de agua de amianto pueden ser un riesgo para la salud.

Seç hiç sırtını Japonya'da yapılmış bir sırt kaşıyıcı ile kaşıdın mı?

¿Alguna vez te has rascado la espalda con un rascaespalda hecho en Japón?

- Bu köprü taştan yapılmış.
- Bu köprü taştan yapılma.
- Bu köprü taştan.

Este puente está hecho de piedra.

- Bu sandalye plastikten yapılmıştır.
- Bu sandalye plastik.
- Bu sandalye plastikten yapılmış.

- Esta silla es de plástico.
- Esta silla está hecha de plástico.

Kulübe etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmış ve onun üstünde kafatasları vardı.

El muro alrededor de la choza estaba hecho de huesos humanos y en su parte superior había cráneos.

Yeni 'Blok II' modelinde yanmaz kablolar ve yanmaz kumaştan yapılmış boşluklar vardı

El nuevo modelo 'Block II' tenía cableado ignífugo y trajes espaciales hechos con tela

Sağlıklı kalmanın tek yolu telaffuz edilemeyen maddelerden yapılmış bir yiyeceği yemekten kaçınmaktır.

He oído que una manera de estar sano es evitar comer cualquier alimento con ingredientes impronunciables.

Aristoteles dünyadaki her şeyin dört elementten yapılmış olduğuna inanıyordu: toprak, hava, ateş ve su.

Aristóteles creía que todo en el mundo estaba hecho de cuatro elementos: tierra, aire, fuego y agua.