Translation of "Yaklaştı" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Yaklaştı" in a sentence and their spanish translations:

Kartacalılar yaklaştı

Los cartagineses se aproximan sin oposición.

Noel yaklaştı.

La Navidad se acercaba.

Tom yaklaştı.

Tom se acercó.

Bir adam yaklaştı.

Un hombre se aproximó.

O, istasyona yaklaştı.

- Se aproximó a la estación.
- Se acercó a la estación.

O bana yaklaştı.

Ella se me acercó.

Patricia eve yaklaştı.

Patricia se acercó a la casa.

Tom, Mary'ye yaklaştı.

Tom se acercó a Mary.

O, kapıya yaklaştı.

Se acercó a la puerta.

O ona yaklaştı.

Se acercó a ella.

Köpek balıkları körfeze yaklaştı.

Los tiburones se acercaban a la bahía.

- Sami yaklaştı.
- Sami yaklaşıyordu.

Sami se acercó.

Teknemiz küçük bir adaya yaklaştı.

Nuestro barco se aproximó a la pequeña isla.

Mary beni gördüğünde bana yaklaştı.

Mary vino hacia mí en cuanto me vio.

Tom Mary'ye doğru biraz yaklaştı.

Tom se acercó un poco a Mary.

- O gecenin yarısında ona gizlice yaklaştı.
- O gecenin ortasında ona sinsice yaklaştı.

Él se le acercó sigilosamente en medio de la noche.

Bir kız kalabalığın arasından krala yaklaştı.

Una niña se acercó al rey en medio de la multitud.

Yüzünde bir gülümseme ile ona yaklaştı.

Ella se le acercó con una sonrisa en el rostro.

Hayalet yavaş yavaş, ciddi, sessizce yaklaştı.

El Fantasma lentamente, con gravedad, en silencio, se acercó.

O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

Se acercó y se arrodilló.

Devasa bir köpek balığı aniden yanına yaklaştı.

un tiburón enorme que se le acercó de repente.

Onlar turistlere yaklaştı ve onlardan para istedi.

Ellos se aproximaron a los turistas y les pidieron dinero.

O, ödülü kazanmadı, ama ona çok yaklaştı.

No ganó el premio, pero le anduvo cerca.

Kalkanıyla yaklaştı ve saldırırsa diye kalkanını havada tuttu.

Se acercaba con un escudo, por si atacaba, y lo levantaba.

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

Aunque fue un largo camino de vuelta a la estación, el viejo furgón se acercaba de poco a poco.

Luisa gözyaşlarına boğulduğunda, yalnızca onun en iyi arkadaşı onu teselli etmek için yaklaştı.

Cuando Luisa rompió a llorar, solo su mejor amiga se acercó a consolarla.