Translation of "Yaşamaktadır" in Spanish

0.016 sec.

Examples of using "Yaşamaktadır" in a sentence and their spanish translations:

Orada yalnız yaşamaktadır.

- Él vive allí solo.
- Él vive ahí solo.

O Yokohama'da yaşamaktadır.

Vive en Yokohama.

Kraliçe Buckingham Sarayında yaşamaktadır.

La reina vive en el Palacio Buckingham.

Çok sayıda köpek yaşamaktadır.

Muchos perros están vivos.

Her zaman Tokyo'da yaşamaktadır.

Él siempre ha vivido en Tokio.

O bu sokakta yaşamaktadır.

Él vive en esta calle.

O şimdi Tokyo'da yaşamaktadır.

- Ahora está viviendo en Tokio.
- Ahora él vive en Tokio.

Arkadaşım bu evde yaşamaktadır.

Mi amigo vive en esta casa.

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

Dos familias viven en la misma casa.

Babam otuz yıldır Nagoya'da yaşamaktadır.

Mi padre ha vivido en Nagoya por treinta años.

O uzun süredir İzlanda'da yaşamaktadır.

Ha vivido mucho tiempo en Islandia.

Tom buralarda bir yerlerde yaşamaktadır.

Tom vive por aquí cerca.

Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.

- Tom ha vivido en Boston mucho tiempo.
- Tom lleva mucho tiempo viviendo en Boston.

Tom çocukluğundan beri New York'ta yaşamaktadır.

Tom ha vivido en Nueva York desde que era pequeño.

- O Londra'da yaşamaktadır.
- O, Londra'da yaşıyor.

- Ella vive en Londres.
- Vive en Londres.

Tom son birkaç yıldır Boston'da yaşamaktadır.

Tom ha estado viviendo en Boston estos últimos años.

O, Londra'da ne kadar süredir yaşamaktadır?

¿Durante cuánto tiempo ha vivido en Londres?

Mary öldüğünden beri Tom yalnız yaşamaktadır.

Tom ha estado viviendo solo desde que Mary murió.

Tom son zamanlarda uyku sorunu yaşamaktadır.

Tom ha estado tendiendo problemas para dormir recientemente.

Kadınlar genel olarak erkeklerden daha uzun yaşamaktadır.

Las mujeres generalmente viven más que los hombres.

En büyük ağabeyim küçük bir köyde yaşamaktadır.

Mi hermano mayor vive en un pueblo pequeño.

Tom bir yıldan daha fazla süredir Boston'da yaşamaktadır.

Tom ha vivido en Boston durante más de un año.

Tom çok uzun bir süredir yurt dışında yaşamaktadır.

Tom ha estado viviendo en el extranjero por un muy largo tiempo.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- El viejo vive solo.
- El hombre viejo vive solo.

Tom evimin yakın küçük bir dairede Mary ile birlikte yaşamaktadır.

Tom vive con Mary en un departamentito cerca de mi casa.

Bilinen ve kayıt altına alınan 0.02 saniye Dünya'nın zamanından ileride yaşamaktadır

Conocido y registrado 0.02 segundos vidas por delante del tiempo de la Tierra

Tom üç yıl önce Japonya'ya geldi ve o zamandan beri burada yaşamaktadır..

Tom vino a Japón hace tres años y desde entonces vive aquí.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- El viejo vive solo.
- El hombre viejo vive solo.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Los peces tales como la carpa o la trucha viven en agua dulce.